Lüzumsuz ise söndür!
Lüzumsuz gibi görünen fakat fevkalade derin anlamlar içeren bu başlığı 'Hoşgeldin' diyerekten selamlamak istiyorum haddizatında. Ürkünç ve fekat o denli de anlamlı bir uyarıdır bu vecazet... (Benim uyarım: Kelimeyi ben uydurmuş bulundum boş yere sözlüğe pike yapmayınız!) 'Lüzumsuz ise söndür' Bu uyarıyı nerelerde görmüşüzdür biz? Immm (hıııım diil!) bi düşünelim bakalım. Askeriyede, hastanelerde, okullarda belki adliyede... Hültüm resmkuruluşlarımızda... Gri gri ruhsuz binalarda bu uyarıyı görmek belki de geçmişte ya da şimdi ebeveynimizle paylaştığımız ikımızda sürekli duyageldiğimiz uyarılarla benzeş bir tonda olduğundan mıdır, emir kipi olduğundan mıdır nedir böyle bir irkiltir adamı... Şimdi; lafın burasında hadiseye bambaşka bir perspektiften bakacağız. Ey ümmet! Siz bu uyarı yani 'vornink'e hiyyç şu tarafından baktınız mıydı? Yani ki hayatınızda uygulamayı bir an için düşündünüz müydü? Yapalım mı birlikte? Hayatınızda kimler var? Önce film şeridi gibi gözünüzün önünden bi geçiriyorsunuz... İlk görüntü başrolleri paylaştığınız partnerinizinki tabii... Sonra öteki tanışlar... Bu görüntüler demetiylen bi süre oyalandıktan kelli sankim birden gece yatarken uykunuzun arasında sivri sinek ısırmış ya da oranızdan buranızdan böcük sokmuş da zebahınan beyyle bi huzursuz uyanmışçasına betleniyorsunuz. 'Neydi neydi nee ne neydi neydi neydi ne?' diye Ajda Pekkan şarkısıylan bu 'Durumun adı yok' pozisyona şiddetlen bir ad bulmaya çalışıyorsunuz. İşşte!.. Affınıza sığınaraktan sizi uyarmam gereken yer geldi: Niye üstüne at sineeeaa konmuş bir at huysuzluğuna büründünüz biliyor musunuz? Çünkü ayvayı yediğiniz yerdesiniz. O adı konmayan huzursuz hissiyatta durduğunuz yer ayynen bir telefon defterini temize çekeercesine bazı isimleri ve ilişkileri elemeniz gereken yerdir. Oleey! Bu kadarına itiraz var mı? Bence olmasın. Hayatınızdaki eleminasyon dö la şanson günleri başlasındır artık. Ve bu solan bahçede ötmeyen bülbüllere de tehammül kalmasındır artık. Size sizin verdiğiniz değeri vermeyen kimseye biyedilmesindiiir. Kimseler hakettiğinden fazla değer verilmesindiiir. Ve buna benzerdiiir. Ateş nassı icadolunmuştur cevabını arayaraktan, ilkokul bigilerimize bakaraktan, çakmağı çakıp çırayı yakaraktan yola çıkalım derim ben. Cevap da dediğimin ve iyi halt yediğimin taam üstündedir inanır mısınız? Şöyle bir 'Eti sizin kemiği benim' alçak(!) gönüllülüğünde annemizin bizi ilkokul hocamıza teslim ettiği o günlere bi gidelim. Dersimiz: Tarih Soru bir: Ateş ne suretle bulunmuştur? Bırravo bildiniz; iki odunu sürtüştürerek! Odun modun, bi ilişki, ne menem bi ilişki olur ise olsun öyle ya da böyle sürtüşerek başlamıyo mu? Cevap neresinden bakarsan bak: EVET! İçin için yanmaya aday bişey oluyo soora. 'Ben yanmazsam sen yanmazsan biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa' oluyo akabinde. Bi kıvılcım düşüyo önce Büyüyo yavaş yavaş Bi bakıyosun volkan oluyo yanıyosun arkadaş... (Edebhezeyanlar içersinde olmaya özendiğim, bi de babamın kızı olduğum için genleştim hadiseye.) 'Yanar yanar yanar içim Alev alev alev yine de seninim ben' edilgenliğinde olan var mı peki aramızda? Olmasın be! Gönül ne derse desin 'LÜZUMSUZ İSE SÖNDÜR' Faturayı ödemeye gelince sıra mum yakıp derdine yanıcaaana. Di mi? İşşte bu kadar...
|