İlk devre
Çok kötü bir ilk yarıdan sonra ikinci devreye yüksek tempolu ve çabuk futbolla başlayan Milli Takımımız rakibini kendi sahasına hapsetti, 90'ıncı dakikaya kadar da büyük pozisyon zenginliği yaşadı. Bu periyotta 3 gol attı, biri penaltıdan olmak üzere 56 tane kaçırdı, aynı zamanda savunma sıkıntısı yaşamadı ekibimiz. Zaten Kazakistan karşısında da 50 bin seyircinin desteği ile olması gerekenler bunlardı. Yazımın başlığını "ilk devre" diye koymamdaki sebep, böyle farklı bir galibiyetten sonra ileriye dönük arızaları görmek için. İlk 45 dakikadaki futbol bize hiç yakışmadı. Kazakistan gibi zayıf bir takım dahi, bu yarıda zaman zaman oyunu kontrol altına almayı bildi. Biz ise hiçbir bölümde oyuna hükmedemedik . Sürekli top kaybettik, yavaş oynadık. Ne kanat bindirmelerine işlerlik kazandırabildik, ne de orta saha çeşitlemelerine. Bu yarıda ne kadar kötü futbol sergilediğimizin en önemli belgesi Gökdeniz'in golünden sonraki 25 dakikadır. Kazakistan, en büyük silahı kapalı savunmayı ve oyun bozmayı bırakıp, risk aldı . Karşı alandaki genişlik bizim sprinter oyuncularımız için tam aradığımız ortamdı . Ama bu kadar uzun sürede, bu geniş alanda gole gidecek tek varyasyon yapamadık. Onun için farklı galibiyetin yanında bu 45 dakikayı unutmayıp, ders almak gerekir. Ersun Yanal'ın ilk değişiklik hakkında Serkan'ı çıkarması doğruydu. Çünkü her an kart görebilirdi. Bu futbolcuya Danimarka deplasmanında mutlaka ihtiyaç olacağından, yerinde bir karardı. Bir dikkat ettiğim oyuncu da Necati idi. İlk yarıda hiçbir şey yapamadı . Bunun birinci sebebi saha içi düzenimizin bozuk olmasıydı. İkincisi de takım arkadaşlarının özelliklerini yeterince tanımayışıydı . İkinci yarıda beklediğim Necati ortaya çıktı. Tabii bu maç, mutlaka kazanılması gereken bir karşılaşmaydı. Ama çarşamba gecesi çok kritik bir deplasmana çıkacağız. Dün gece sahaya çıkan ilk 11'le başarılı olmamız mümkün değil. Gene Yunanistan maçına benzer takım tertibi ve taktik anlayış şart.
|