Devlet kim?
Sedat Peker'in serbest bırakılışı dün bir şok dalgası gibi yayıldı Ankara'da. Yetki ve etki sahibi insanlardan gelen yorumlar sırasıyla şöyleydi: "Mafya liderine karş duran iradenin de sınırlarını gördük." "Hayırlı olsun, Sedat Peker artık bu operasyon sonrasında iyice palazlanır!" "Bu son perde değil." Ve "Adamlar devlet biziz diyor." Tüm bu kafa karışıklığı içinde Peker'in neden büyük bir şaşayla gözaltına alındığı ve çarşaf çarşaf basına verilen kabarık suç dosyasına rağmen neden dört gün sonra serbest bırakıldığı hala belli değil. Sedat Peker bile şaşrmış olacak ki, sabaha karş 3'de salıverildiğinde etrafını saran gazetecilere "Böyle bir kararı kendim de beklemiyordum. Çünkü bu kadar şaşaadan sonra serbest kalmak gibi bir şey hayal olacaktı'' diyordu. Oysa Peker geçen hafta davul-zurna ekibiyle gözaltına alındığında, Ankara'da "Bu sefer durum farklı. Artık o kapıdan girip bu kapıdan çıkmak mümkün olmayacak" deniyordu. Kimilerine göre "Avrasya" kimilerine göreyse "Kelebek" adı verilen operasyon sonrasında herkes övünecek pay bulmuştu. Polis ne kadar "gözüpek" olduğu, hükümet "kurumların çalışmasına imkan verdiği," basın da mafyaya karş "korkusuzca" yazabildiği için memnundu. Emniyet ve yargı makamlarına göre Peker'le ilgili 9 aylık takip sonrasında 28 dosyaya sığdırılan "organize suç örgütü" iddiaları o kadar sağlamdı ki, "En az 9-10 yıl dışarı çıkması mümkün değil" deniyordu. Peker'in sürpriz bir biçimde serbest bırakılması ise "Kimler Peker'in bırakılmasında etkili oldu?" iddialarını gündeme getirdi Ankara'da. Ortada aslında iki seçenek vardı: Ya tüm medyatik açıklamalara rağmen polis hazırlık tahkikatını iyi yapmamış ve savcıya eksik dosya ulaştırmıştı ya da mahkeme üzerinde Peker'in nüfuzlu çevresinden birileri baskı kurmuştu. İki seçenek de birbirinden kötü. Ankara'da akşamüstü saatlerinde tüm bu soruların cevabı aranırken, Peker hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktığı haberi geldi. Birçok gözlemciye göre meselenin özünde "Gerçek devlet kim?" sorusu yatıyor. Hükümete yakın bir isim, Peker'in serbest bırakılmasıyla ilgili tepkisini "Adamlar devlet biziz demeye çalışıyor" diye dile getirdi. Aslında gerçekten devletin kim olduğu ya da farklı derin devletler arasında kimin hukukunun üstün geleceği tartışması bu. Türkiye'nin son yirmi yılını, Susurluk skandalını hatırlayın. Önce PKK terörü ve bu sayede gelişen Kürt mafyası, sonra Kürt mafyasını yoketmesi için elbirliğiyle büyüttüğümüz elişi göz nuru "milliyetçi mafya"nın devreye girmesi ve sonra perdede Avrupa Birliği. AB'ye ilerleyen "yeni" Türkiye'nin, Peker, Çakıcı ve irtibatlı olduğu ağlarla Türkiye'yi bu noktaya getiren "milliyetçi mafya"dan arınma isteği ortada. Son aylarda yapılan mafyaya yönelik operasyonları AB sürecinden ayrı düşünmemek lazım. Ama bakalım devlete adına yola çıkan bu farklı vizyonlardan hangisi galip gelecek.
|