| |
Tatara, titiri...
Türkiye'nin AB tam üyelik süreci ne Türkiye'deki "AB düşmanlarının" ne de Avrupa'daki "Türkiye muhaliflerinin" engelleyemeyeceği bir noktaya doğru ilerliyor. O nedenle, Türkiye "bir iç sömürge olarak kalsın" arzusuna dayalı mırıltılara aldırmadan, bundan sonra daha teknik konulara yoğunlaşma zorunluluğu var... Müzakere süreci için fikirsel egzersizler yapma arzusunda olanlar için çarşamba günü asla ıskalanmaması gereken bir haber yayınlandı. Tarımsal konumu açısından Türkiye'ye en fazla benzeyen Polonya'nın AB ile müzakere sürecindeki "baş müzakerecisi" olan Polonya eski Tarım Bakan Yardımcısı, "Türkiye Süt, Et ve Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği"nin davetlisi olarak Türkiye'deydi ve kendi ülkesindeki tarımsal dönüşümü anlattı. Çarşamba günkü konuşma ile ilgili haber, Polonya tarımının AB sürecindeki inanılmaz devriminin resmini yansıtıyordu.
*** Polonya'nın AB nezdindeki "baş müzakerecisi" Jerzy Plewa iki ülke arasındaki "tarımsal benzerliklere" dikkati çekiyor... Polonya'nın tarımsal yapısı şöyle: Ortalama tarımsal işletme büyüklüğü 8.4 hektar. Nüfusun yüzde 38'i kırsal alanda. Aktif nüfusun yüzde 18'i ise tarımda. Tarıma verilen bütçe desteği de bir milyar euro... Peki ya Türkiye? Onu da, Türkiye tarımının gerçeğini derinlemesine veren "Türkiye Ulusal Programı"dan okuyalım: "Ülkemizde 1950 yılında 2.2 milyon olan tarım işletmesi sayısı 1990 yılında 3.9 milyona çıkmıştır. Buna paralel olarak 1950 yılında yüz dekar olan ortalama işletme büyüklüğü 1990 yılında giderek küçülerek 59 dekara düşmüştür. 1991 yılı genel tarım sayımı sonuçlarına göre ülkemizde 21.6 milyon parça tarım alanı bulunmakta ve işletme başına ortalama beş parça arazi isabet etmektedir. Yani çiftçilerimiz beş ayrı parça üzerinde çiftçilik yapmaya çalışmaktadır."
*** Polonya'da ortalama tarım işletme büyüklüğü 8.4 hektar. Türkiye'de ise 5.9 hektar. Peki ya AB ortalaması ne? 17.4 hektar... AB ortalaması Polonya'nın iki, Türkiye'nin ise neredeyse üç katı büyüklüğünde... Üstelik bizdeki gibi paramparça değil... Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 34'ünün, toplam nüfusun ise yüzde 50'sinin köylü olduğunu söylemeye gerek yok. Polonya, AB süreci başladıktan sonra tarımda "net ithalatçılıktan net ihracatçılığa" geçmiş... 2004 yılının ilk altı ayında Polonya'nın AB'ye yaptığı ihracat 1.5 milyar euro olmuş... Eski baş müzakereci, değişimin on yılını örneklerle anlatmakta... AB'nin teknik yardımları... Yeni yatırımlar... Çiftçi gruplarına verilen destekler... Beş yıl önce Polonya'nın toplam süt üretiminin ancak yüzde 20'si AB standartlarına uygun iken bugün yüzde 90'ı bu standarda ulaşmış. 2000 yılındaki tarım ihracatı 1.3 milyar euro iken bu rakam 2003 yılında ikiye katlanmış. Şu an Polonya'da AB'ye ihracat yapabilme sertifikasına sahip 200 firma varmış... 1200 işletme de bir buçuk yıl içinde uyum sağlayacakmış. Kısacası müthiş bir dönüşüm macerası...
*** Türkiye, müzakere arifesinde teknik konulara, bizden önce yaşanan müzakere süreçlerine dikkatle eğilmeli... Polonya örneğini Türkiye'ye taşıyan SETBİR çok olumlu bir iş yapmış. Hamaset tatavasının bittiği, teknik konuların öne çıktığı, tartışmaların nitelik kazanacağı bir dönemeçteyiz... 17 Aralık'a doğru lafazanlık yerine teknik çalışmanın öne çıkması gerektiği ortada. Polonya tarım konusunda bu açıdan çok iyi bir laboratuar.
|