| |
Führer'in yumrukları
Terörün son hedefi Kızıl Deniz kıyısındaki turistik tesislerin enkazından onlarca cesedin çıkarıldığı saatlerde, Oslo'da da Nobel Barış Ödülü'nün sahibi açıklandı. Ödül bir kadına verildi. Kenya Çevre Bakanı Yardımcısı Wangari Maathai'ye. Bir gün önce de Nobel Edebiyat Ödülü'nü yine bir kadın, Avusturyalı romancı Elfriede Jelinek kazanmıştı. Nobel Barış Ödülü'nü geçen yıl da bir kadın, İranlı insan hakları savunucusu Şirin Ebadi almıştı. Nobel Komitesi, bu tercihleriyle dünyada her geçen gün daha da hızlanan kadın hakları ve toplumda kadının konumunun pekiştirilmesi hareketini olanca gücüyle desteklediği mesajı veriyor.
Evde Nazi düzeni 194 aday arasından Barış Ödülü'nü kazanan 64 yaşındaki Wangari, Afrika'nın en önemli ağaçlandırma projesi olan ve TEMA'nın Kenya versiyonu diyebileceğimiz Yeşil Kuşak Hareketi'nin öncüsü. 1977'de kurduğu örgüt bugüne kadar 30 milyon ağaç dikti. Görüşü: "Barış ve çevre arasında çok sıkı bağlar var. Çünkü kaynaklar azaldıkça, onları elde etmek için yapılan savaşlar da şiddetleniyor." Projelerinde binlerce kadının çalıştığı örgüt eğitim, aile planlaması, beslenme ve yolsuzlukla mücadele konularında da faaliyet gösteriyor. Edebiyat Ödülü'ne layık görülen 58 yaşındaki Elfriede Jelinek ise romanlarında şiddeti, özellikle aile içi şiddeti konu aldığı için Avusturya'da erkekler tarafından pek sevilmiyor. Aşırı sağcılar, yani Jorg Haider ve arkadaşları onu "Avusturya'ya çamur atmak"la suçluyor. Doğrusu görüşlerini sindirmek her babayiğidin harcı değil. Şöyle diyor: "Nazizm, 1945'te tarihe karışan geçici bir olay değil. Aile yapısı Nazi tohumları içeriyor. Vicdanların uçurumuna itilen savaş suçlarının hortlaması için bir erkeğin yumrukları yeterli..." Yani, her erkeğin içinde bir Führer'in gizli olduğunu söylüyor.
Türkiye ve Avrupa Bunları anlatmamızın nedeni, AB Komisyonu raporunda Türkiye'ye "Aile içi şiddet" konusunda eleştiriler yöneltilmesi. Doğru; "Türkiye Kadın Profili" araştırmasında, kadınların yüzde 47.6'sı eşinin şiddete başvurduğunu bildirdi. Ancak önemli olan Türkiye'nin bu sorunu görmezlikten gelmemesi. Yeni Türk Ceza Yasası'nda önemli düzenlemeler yapıldı. Hatta eşi cinsel ilişkiye zorlamak bile "ırza geçme" kabul edilip ciddi cezalar öngörüldü. Üstelik sadece Türkiye gibi "farklı kültürde" bir ülkenin sorunu değil bu. İnsan hakları mabedi AB üyelerinde de aile içi şiddet ulusal felaket boyutlarında. Örneğin İspanya'da bu yıl 83 kadın aile içi şiddet sonucu öldü. Son kurban üç gün önce eşinin merdivenlerden yuvarladığı 66 yaşındaki bir kadın oldu. Parlamento bu gizli şiddetle mücadele için yasa çıkarmak zorunda kaldı. İngiltere'de Başbakan Blair, aile içi şiddete savaş açtı. Çünkü kadınların yüzde 41'inin dayak yediği, yüzde 52'sinin utandığı için kimselere anlatmadığı belirlendi. Daha da vahimi, ancak 35'inci dayaktan sonra polise başvuruluyor. Almanya'da da kadınların yüzde 37'si şiddet kurbanı. Hükümet mağdurların yardım çağrıları için özel bir telefon hattı kurdu. Örnekler o kadar çok ki, saymakla bitmez. Cam evde oturan, komşusuna taş atmadan önce iki kez düşünmeli...
|