| |
Ve tavan akmaktadır!
Sıradan bir gün gibi başlamasına alışmıştım. Yani kafayı yorganın altından çıkar, yüksek desibelde anırarak esne, kıçına batan uzaktan kumandadan kurtul, döşeğe savrulmuş pizza alüvyonlarından arın, kalk, hamamı yak, duşa gir, sonra annemin "oğlum suyu israf etme" direktifleri kulağında çınlasın, tam durulanmadan suyu kapa, tıraş ol, giyin falan filan... Gerçi "kalk" kısmına kadar alışılmışın dışında bir şey yoktu. Ama ondan sonrası... Hani kireçle suyun karışımından doğan bir koku vardır ya, işte o koku evime hakim durumda. Bu kokuyu aldığınızda lütfen pireleniniz, kıllanınız. Sonra sebepsiz yere ayağınız yatak odasının ortasında suyla temas ederse de bir AHA patlatınız. Ve muhtelif bağlantı yerlerinden elektrik bağlantılarınız kıvılcım saçıyorsa KAÇIIIN diye haykırınız. Tabii ki afyonum patlamadığından yukarıdaki önerileri yerine getiremedim. Bildiğiniz üzere perşembe günü vahşi bir yağmur yağdı ve bendenizin en üst kattaki çöplüğü Ailen 3'ü çekebileceğiniz bir ortama dönüştü. Çatı akmaktadır! Ailen 3 çok mu zor. Peki, Vietnam kırsalında olduğu gibi bir pirinç tarlasına dönüştürsek; karasabanı da ben çeksem? Nefis bir gün ya! Sular kesik, elektrikler yok, evim sular altında... Ve su olmadan, elektrik olmadan ben bu saç sakalı nasıl ıslah eder, adam içine çıkarım? Zaten doğuştan her daim kötü saç günü geçiririm. Ne yapıp ettiysem başaramadım. Yer çekimi kanunu iş benim saçlarıma gelince bir halta yaramıyor. Allah'tan Reha Muhtar bizim gazetede başladı da dikkatler ona yoğunlaştı. Benimkinden daha kötüsü galiba onda. Ben de en azından yoğunlaştırılmış karavel olayı yok. Bir fark yaratmayacağından saçları "bırak dağınık kalsın" modeli bıraktım. Sakal! Şunun iddiasını yaparım. Benden daha sert ve daha gür sakalı olan varsa beri gelsin. On yaşından beri kazıyıp dururum. İki gün tıraş olmasam kimse benimle korkudan konuşmaz. Taksi durmaz, garson bakmaz, dibimdeki muhabir telefonla iletişim kurar... Onun içindir ki susuz, elektriksiz ortamda sakal tıraşı olmak zorundayım. Emre Aköz test etmiş onaylamış dünyanın ilk dört bıçaklı makinesini. Ondan önce benim yapmam gerekirdi. Basın aleminde uzmanlar vardır. Araba test eden, cep telefonu cepleyen, pardon test eden, yemek test eden, kitap, CD, DVD falan liste uzar gider... Mesela Kaan Kural kardeşim kola uzmanıdır ve ne zaman piyasaya yeni bir kola çıksa merakla değerlendirmesini beklerim. Ben de kendimi tıraş bıçağı uzmanı ilan ediyorum. Bu olumsuz şartlarda, sıcak susuz, mum ışığının sağladığı romantik ortamda Wilkinson Sword'u denedim. Beş üzerinden dört yıldız veriyorum, çünkü dört bıçağı var. Benim sakallarımı acısız, yarasız, beresiz tıraş eden bıçak, iki numara zımpara kağıdını da sinek kaydı yapar. Gerisi tıraş!.. Tıraş keyfi güzel de peki bu ev eski haline nasıl gelecek, sular çekildiğinde ortaya nasıl bir habitat çıkacak, benim evim Bangladeş mi oldu yoksa? Hayatımı sinek kaydı tıraş olarak, dağınık saç ve Asya-Pasifik ortamında mı geçireceğim?
|