| |
Niye boşanıyoruz?
Yazının başlığını, "niye evleniyoruz" şeklinde de koyabilirdim ama halen evli olan okuyucuları "elinin köründen evleniyoruz" diye köpürtmemek için, "niye boşanıyoruz" başlığıyla girdim konuya. İsteyen istediği biçimde anlasın. Hizmette sınır yok. Boşanmaları izah etmek için hep aynı klişeye yaslanırız: Kardeşim, bu koşullara evlilik mi dayanır? İyi ama evlenmek için anasından emdiği süt burnundan gelen bir insan sonra niye boşanır birader? Deli mi bu millet? Demek ki buradan evlenmeden önce meseleyi daha bir hassasiyetle ele almak gibi bir sonuç çıkıyor. Yuva kurulacak kişinin nasıl biri olduğunu nasıl anlarsınız? Özellikle de nişanlılık veya flört döneminde, rol kesme olasılığı çok yüksek iken ve de zaman içinde insanların değişme olasılığı da yüksek iken Öyleyse, evlenilecek kişinin, flört döneminde iyice bir sınanması gerekiyor. Ama sinemada rahat duruyor mu, ince mi, kibar mı, hassas mı falan anlamında değil... Hayatın içinde nasıl sınanacak evlenilecek kişi? Örneğin, bir çek verirsiniz, vadesinde ödeyip ödemediğine bakarsınız, hem de birkaç defa... Kefil olmasını istersiniz, hem de şöyle 30- 40 milyara falan. Bakalım duyunca beti benzi atıyor mu? Hastalanırsınız, mümkünse birkaç ameliyat geçirirsiniz veya anne babanızın rahatsızlıklarında sevgilinize vazife çıkartırsınız. Köydeki dayınızın veya yengenizin en küçük problemini çözmesini istersiniz. Giyim kuşamına her saniye karışırsınız, attığı her adımda hır çıkartırsınız, telefonlarda aşk meşk muhabbetine girmek yerine başının etini yersiniz, ki karşı taraf yarın evlendiğinde bütün bunları nasıl karşılayacağını göstersin... Elbet böylesi bir sınama olimpiyatlara hazırlık gibi görünebilir ama evlilik de bizatihi ancak kabristanda biten bir olimpiyat maratonu değil mi sanki? Bütün bunlar deli saçması işler, ben böyle şeyler yapamam diyorsanız, o zaman size olmuş bir hadiseyi aktarmak zorundayım. Bakın bazı insanlar, istemeden de olsa, nasıl bir ön çalışmadan geçebiliyorlar evlenmeden önce... Doktorluk yapan genç kızımızın arabasına bir kamyonet çarpıyor. Genç doktor, öfkeyle aracı takip edip durduruyor. Araçtan inen iki adam, işte şirket kartımız diyorlar, patronumuza ulaşın, zararınızı tazmin edelim. Genç doktor hanım, şirketin patronunu buluyor. Vaziyeti anlatıyor. Şirket sahibi genç adam konuyla centilmence ilgileniyor. Hay hay diyor. Tanışıyorlar. Doktor hanımın zararı karşılanıyor. İki gencin arasında bir elektriklenme oluyorsa da, genç hanım esas olarak erkeğin hassasiyetinden ve dürüstlüğünden etkileniyor. Birbirlerine açılıyorlar, anlaşıyorlar ve aşık oluyorlar. Bu hadise 4 yıl önce Adana'da oluyor, gençler şimdi evliler... Buradan yola çıkıp bekarlara, ille de trafik kazası yapın demiyorum ama ne bileyim kendilerine göre bazı denemeleri düşünebilirler. Hiç denemeyince de karpuzculuğa dönüyor bu evlilik işi...
|