| |
Şimdi ne olacak?
Türkiye'nin Avrupa yolculuğu 31 Ekim 1959'da Adnan Menderes Hükümeti'nin başvurusuyla başlayan uzun ve çileli bir yolculuk... Bir maraton. Yolun inişi, çıkışı çok. Kavşağı pek çok. Dün bunlardan biri daha geçildi. Bugün, yeni bir gün. Ve yeni günün, yeni sorusu: "Şimdi ne olacak?"
*** "Şimdi ne olacak" sorusunu, Tayyip beyin Strasbourg heyetinde olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na sorduk. Başbakan'ın dış politika danışmanı Prof. Davutoğlu bir "takvim" çıkardı. İşte bundan sonrasına dair "politikalar, beklentiler, planlamalar."
*** Başbakan Erdoğan 26 Ekim'de Almanya'da, Almanya ve Fransa "liderleriyle" bir araya gelecek. Konu yine "AB." Türkiye ile ilgili "siyasi irade" 26 Ekim'de daha da netleşecek.
*** Tayyip beyin "Kasım ayı takvimi" tamamen boş. Kasım için şimdiden "hiçbir program" yapılmıyor. "Hiçbir randevu" verilmiyor. Başbakan, bu ayın gelişmelerini gördükten sonra, gelecek ay "hızlı bir dış politika atağına" girişebilir. AB üyesi bazı ülkelere "günübirliğine" gidebilir. Hatta "tamamına."
*** "Kilit tarih" olan 17 Aralık'tan önce Türkiye "önemli konuğunu" ağırlamak istiyor. Önemli konuk da, Türkiye ziyaretini "2005'e sarkıtmak istemiyor." Bu konuk Rusya'nın lideri Putin. İki başkentte de "bu konuda" çalışmalar sürüyor.
*** 17 Aralık sonrası ile ilgili politikalara gelince... Ankara'nın arzusu, AB ile üyelik müzakerelerinin "yılın ilk yarısında" başlaması. Başbakan düşünüyor ki... "17 Aralık'tan sonra, Batı, Türkiye ile ilgili olarak, önünü net biçimde görebileceği için, yabancı sermaye girişi hızlanacak." "Bu durum doğal olarak yerli yatırımcıyı da harekete geçirecek." "Böylece, en önemli sorun olan işsizliğin azaltılması için gerekli olan yatırım iklimi doğacak."
*** 17 Aralık tarihine böylesine "odaklanan, kilitlenen" Başbakan Erdoğan, bu süreçte parti içinde "en ufak bir sorun" bile istemiyor. "Meclis başkanlığı için adayım Bülent Arınç'tır" açıklamasını "erkenden" yapması ve gönlünde başkanlık yatan pek çok kişinin "önünü kesmesi" de bu sebepten.
*** Tabii AKP'nin, TBMM Başkanlığı için "Bülent Arınç dışında başka bir seçeneği" de yok. Zira... Meclis Başkanı yapılmaması halinde, Arınç "nereye" konulacak? "Hangi Bakanlığa" oturtulacak? "Bakanlık istemiyorum" derse, ne yapılacak? "Zorlu bir isim" olan Arınç konusunda, "en uygun çözüm" yine TBMM başkanlığı.
*** "Kabine revizyonu" konusunda acelesi olmayan Başbakan'ın "içinde bulunduğumuz süreçte baş ağrısı yaratmadan çözmek istediği" bir konu daha var: "AKP grup başkanvekillikleri" seçimi. Kızılcahamam kampında "bu konuda" yoğun eleştiri geldiği için Tayyip bey, grup yönetiminde "oynamalar" yapmayı planlıyor. Ama "nasıl?" "Sorun" yeni eleştiriler ve bazı rahatsızlıklar yaratmadan "nasıl" çözülecek? Strasbourg dönüşü, Başbakan'ın "ilk uğraşacağı konu" bu. Sonra yine "AB ajandasına" gömülecek.
*** Madem "ajanda" konusuna girdik, biraz daha ayrıntı vermekte fayda var. Zira ajandanın "2005'le ilgili bölümleri" de netleşmeye başlamış. Konu "değişen dünya koşullarında, Türkiye'nin yeni yol haritası" olduğu için, ajandanın "2005 planlamasını" da yarın açacağız.
|