|
|
Alaturka ve "alaturkalık" üzerine
Bir yanda Alaturka beste yarışması, diğer yanda kapı önüne konulan 500 sözleşmeli sanatçı...
Bu sütunlardan TRT'nin Alaturka Beste Yarışması'na destek verdik. Tıpkı sanata, kültüre hizmet eden, Türk Müziği'ne,. Türk Folkloru'na sahip çıkan her programa arka çıktığımız gibi... Alaturka Beste Yarışması, neredeyse unutulmaya yüz tutmuş, popüler müziğin gölgesinde adeta "suni teneffüsle" hayatta kalmaya çalışan Türk Sanat Müziği'nin televizyon aracılığıyla geniş kitlelere tanıtılması, sevdirilmesi için bir fırsattı. Bu projeye emeği geçen herkesi, "Yakından Kumanda" olarak tebrik ettik. Ama aynı TRT, geçtiğimiz günlerde "İstisnai Akit" ile çalıştırdığı sanatçıların sözleşmelerini feshedip, onları kapının önüne koydu. Görevlerine son verilen 500 ses ve saz sanatçısı, besteci, yapımcı TRT İstanbul Radyosu'nun önünde gösteri yapıp, bu uygulamayı protesto etti. Ama feryatlarını çok az kimse duydu. Evet, karar Bakanlar Kurulu tarafından alınmış olabilir. Tüm kamu kuruluşlarını kapsayabilir. Hatta yıllardır "kimin ne yaptığı belli olmayan" TRT için bir "silkinme", ataleti üzerinden atma operasyonunun başlangıcı olabilir. Ancak bu kişiler arasında 10-15 yılını TRT kurumuna adayan, bu yola "baş koyan" gerçek sanatçılar da var. Bu karar alınırken; TRT'de sözleşmeli sanatçı olabilmek için onlarca sınavdan geçen, ömrünü yollarda tüketen, hatta TRT'nin ciddiyetine duyduğu saygı nedeniyle kulüplerden, barlardan, müzikhollerden gelen teklifleri geri çevirip, "sırf kadro kazanma beklentisiyle" kuru ekmeğe talim eden onlarca sanatçının fedakarlığı, alın teri hesaba katılmadı.
AYDA 300 MİLYONA Burada isimlerini vermek niyetinde değilim. Sokakta Türk Sanat Müziği tutkunlarının yolunu çevirip imza istedikleri kişiler, sözleşmeli olarak ayda kaç para alıyorlardı biliyor musunuz? 300 milyon lira... Bu cefayı çekilir hale getiren tek umut, bir gün "kadrolu" olabilmekti. Ama şimdi kapının önündeler. Kimse bu kararı "tasarruf tedbirlerine" dayandırmaya kalkmasın. Sanatçısına ayda 300 milyon lirayı çok gören bu kurumun, geçmişte nerelere trilyonlar akıttığı devletin soruşturma belgelerinde, raporlarında satır satır yazıyor. Haydi gençleri bir tarafa bırakalım... Peki ya Selahattin Erköse, Semahat Özdenses, Mustafa Sağyaşar gibi ulu çınarlara ne demeli? Emekliliklerinden sonra kuruma sözleşmeli olarak hizmet veren bu ustalar da şimdi kapı dışarı edilen o 500 kişinin içinde. Nerede geçmişe saygı, nerede vefa duygusu?.. Gerekçesi ne olursa olsun ortada yanlış bir uygulama olduğu çok açık. İş yapmadan cebini dolduranlarla, kurumu sırtında taşıyıp bir lokma ekmeğe talim edenler ne yazık ki aynı muameleye tabi tutuluyor. Ama şimdi sapla samanı, yaşla kuruyu ayırma zamanıdır. Bunu elekten geçirmek de Genel Müdür Şenol Demiröz ve ekibinin asli görevidir. TRT'yi yıllarca sömüren kan emici pireler için, yorgan yakılmaz!
|