|
|
Bir yanlış kaç doğruyu götürür?
Tamer Karadağlı bir hata yaptı ve anında infaz edildi. Eğer sinirimiz geçtiyse, şimdi biraz düşünelim...
Tamer Karadağlı'nın yaptığını savunacak değilim. Zaten kendisi de savunmadı ve başta kendi karısı ve ailesi olmak üzere tüm kadınlardan özür diledi. Belki de bu olaydaki tek doğrusu, şantajcılara boyun eğmek yerine, onları polise teslim etmekti. Hem de linç edilip, lime lime olmak pahasına... Peki insanlar Tamer'e en çok niye kızdı biliyor musunuz? "O işi" ünlü bir manken ya da şarkıcıyla değil de, alelade biriyle yaptığı için... Geçenlerde bindiğim taksinin şoförü açtı konuyu. Dedi ki; "Abi ben bu adamı hiç affetmem. Ünlü, zengin, çok da yakışıklı. Elini sallasa elli tane ünlü kadını tavlar. Ama gitti pespaye kadınlarla oldu... Benim için Haluk bitmiştir artık..." Eminim pek çok kadın da kendisine itiraf edemese bile "Tamer kendine yaraşır şekilde karısını aldatmadığı için" (!) ona tepki duyuyor. Çünkü kadınlar kendisini aldatan erkeği "genelde" affetmez. Ama kendisini daha çirkin ve statüsü daha düşük bir kadınla aldatırsa "asla" affetmez!
DAHA ÖDENMEDİ Mİ? Peki ya bir yanlış kaç doğruyu götürür? Tamer'in oyunculuğu tartışılır mı? Hiç sanmıyorum. Sadece oyunculuğuyla bir fenomen haline gelmiş midir? Evet... Televizyon sektöründe sadece oyunculuk yaparak büyük paralar kazanılabileceğini ispat edip, genç oyuncuları motive etmiş, sektöre ivme kazandırmış, "oyunculuğun para ettiğini" kanıtlamış mıdır? Kuşkusuz... Üne, paraya, pula kavuştuğu gün, kendisini en zor anlarında yalnız bırakmayan, çilesini çeken, omuz veren kadınla evlenmiş midir? Evet... Peki ya "bir anlık gaflet"in bedelini ödemiş midir? Hem de fazlasıyla... Öyleyse şimdi daha bir sükunetle, daha bir vicdanla düşünme zamanıdır. Göreceksiniz, Tamer Karadağlı çok daha büyük projelerle ve eskisinden çok daha "deneyimli" olarak şov dünyasına geri dönecektir. Şuraya yazıyorum: 5 yıl sonra Tamer'in başına ne geldiğini çoğu kimse hatırlamayacak. Yıllar önce neden hep birlikte ışıkları açıp-kapadığımızı bugün hatırlamadığımız gibi...
CANLI YAYINDA İTİRAF Hazır söz bu olaydan açılmışken, Çarşamba günü Kanal D'deki "Kadının Sesi" programında yaşananları "es" geçmeyelim. Amacım, yargıya intikal etmiş bir davanın seyrini etkilemek değil. Ben sadece bu programda gördüklerimi anlatacağım: Yasemin Bozkurt yine hünerini göstermiş, Tamer Karadağlı'ya şantaj yaptığı iddia edilen Burcu Mercan ile babası Ömer Mercan'ı stüdyoda buluşturmuştu. Baba yüreği, dayanır mı? 6 aydır görmediği kızını gözyaşlarıyla bağrına basmakta, onu affetmekte bir an bile tereddüt etmedi. Ama daha önce Tamer'i "Reklam için bu tuzağı birlikte kurduk" diye suçlayan Burcu babasına yüz vermedi. Hatta ona "Sen de reklam için bunları yapıyorsun" deyiverdi. Burcu ile birlikte suçlanan arkadaşı Deniz Karaca ise daha sonra telefonla programa bağlandı. Burcu'nun bu işi günler öncesinden "planladığını" tüm detaylarıyla canlı yayında anlattı. Baba inanmadı, kızı Burcu'ya sordu: "Öyle mi kızım? Doğru mu? Siz mi yaptınız?" Burcu yanıtladı: "Biz değil baba, ben yaptım..." Stüdyoda bulunan konuklar, yufka yürekli baba ile "doğrucu" (!) kızını yürekten alkışladılar. İkisini de bir çırpıda affettiler. Oysa tuzağa düşürülen, komploya kurban giden, bir anlık gafletini neredeyse tüm kariyeriyle ödeyen, karısının bile affettiği Tamer Karadağlı, vicdanlarda kurulu darağaçlarında hala sallanıp duruyor...
|