| |
Kılıçlar ve çiçekler
"Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil" Fatiha suresinde böyle deniyor. Irak'ta kaçırdıkları sivillerin başlarını kesenler de infazdan önce Fatiha suresini okuyorlar. New York'ta İkiz Kuleler'e saldıranlar, Madrid'de trenleri bombayla havaya uçuranlar, Beslan'da yüzlerce çocuğu rehin alıp sonra sırtlarından kurşunlayanlar, Bali'de turistlerin kaldığı otellerde katliam yapanlar da işe "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek başladılar. Esirgemeyi katletmek olarak yorumladılar, bağışlamayı da kurşuna dizmek... Bu vahşet, toplu intihar için karaya vuran balinaların psikozuna girmiş İslam dünyasında silkinme yaratabilir mi? O geniş coğrafyada yükselmeye başlayan sesler, biraz iyimserlik rüzgarları estiriyor. Ama ihtiyatı elden bırakmadan.
Belanın kaynağı kürsü Bizi en çok da El Arabiya Televizyonu'nun Genel Müdürü Abdulrahman El-Raşid'in cesur çıkışının yankıları umutlandırıyor. Bir bölümü Türk kamuoyuna da yansıyan yazısında şöyle dedi El-Raşid: "Elbette tüm Müslümanlar terörist değil ama teröristlerin neredeyse tümü Müslüman!" Ve insanın içini karartan uzun bir liste yayınlayıp sordu: "Cinayeti en büyük günah kabul eden, hamamböceğinin öldürülmesini bile lanetleyen, kediye su verene cennetin kapılarını açan bir din nasıl bu hale getirildi?" Sonra da herkesin bildiği ama itiraf edemediği gerçeği cesaretle gözler önüne serdi: "Bu vahşetlerde alet olarak kullanılan gençlerden önce kürsülerinden şiddet ve ölüm yayan şeyhleri ve imamları tedavi etmemiz gerekiyor. Kendi çocuklarını Avrupa ve Amerika'daki kolejlerde okumaya, başkalarının çocuklarını da ölmeye ve öldürmeye gönderen bu din adamlarını hak yoluna çevirmeden kurtuluş yok" Bu yürek isteyen çıkış, Arap dünyasında kalplerdeki ve vicdanlardaki kilitlerin hiç olmazsa bir bölümünü açtı. Daha da önemlisi, kırılmış ya da kırdırılmış kalemler de yeniden yazmaya başladı. O kadar ki -dinci terörün ve tüm kötülüklerin kaynağı- Vahabiliğin dışında hiçbir İslami görüşe ve harekete izin verilmeyen Suudi Arabistan'dan bile sesler yükseldi. Örneğin, krallığın resmi yayın organı Okaz gazetesinde "İslam'ı barbarlık düzeyine indiren canavarlara karşı cihad çağrısı" yapıldı.
İbrahim Bey paketi Ancak 11 Eylül'ün ardından da bu tür seslerin yükseldiğini, sonra yankı yaratmadan unutulduğunu hatırlatıp, İslam dünyasında zihniyet devrimi bekleyenleri hayalcilikle suçlayanlar da bol. Daha da ileri gidenler var. Kuveyt Enformasyon eski Bakanı Dr. Saad Bin Tefla gibi: "Salman Rüşdi'ye bir kitap için ölüm kararları çıkaranlar, kılıçlarını bileyenler, binlerce kişinin katili Usame Bin Ladin için hiçbir fetva yayınlamadılar. Doğrusunu söylemek gerek; biz Araplar hepimiz birer Bin Ladin'iz." Bütün bunları bizim İslamımız ile o İslam arasındaki uçurumu bir kez daha vurgulamak için anlattık. İşte o uçurum sayesinde Türkiye'nin üyeliği AB'de "Yüzyılın stratejik kararı" olarak değerlendiriliyor. Bir not daha: Her ne kadar Türkiye'de pek ilgi görmese ve eleştirmenlerce yüzeysel bulunsa da Ömer Şerif'in oynadığı "İbrahim Bey ve Kur'an'ın Çiçekleri" filmi, Avrupa'da en az iki-üç uyum paketine bedel etki yarattı. Çünkü, sevgi, hoşgörü, çeşitlilik, cömertlik ve gönül zenginliğine dayalı Türkiye İslamı'nı kafalara kazıdı. Yani gerçek İslam'ı. Araplar'ın -kendi ifadeleriyle- ilk 2 halifeden sonra yitirdikleri İslam'ı...
|