| |
|
|
İnancı boşverin, çıkarlara bakın
Dün bir köşe yazarı şöyle diyordu: "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olacağına hiçbir zaman inanmadım. 20 yıl sonra bize verecekleri olsa olsa bir 'imtiyazlı ortaklık' ya da 'özel statü'dür..." Bu fikri paylaşan başkaları da var. Tabii öne sürdükleri sebepler değişiyor. Kimi Müslüman olduğumuz için... Bazısı nüfusumuz yüzünden... Bir kısmı da ağır yükler getireceğimiz için AB'ye giremeyeceğimizi düşünüyor. Bunların hepsi son derece makul fikirler. Ancak hepsi yanlış! Hayır, "Gün gelecek Türkiye, AB'ye tam üye olarak girecek" demiyorum. Belki de hiç giremeyeceğiz. O halde soracaksınız: "Madem böyle bir olasılığı kabul ediyorsun... Nasıl olur da yukarıdaki gerekçelerin yanlış olduğunu söylüyorsun?" Şöyle... Siz hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlük gibi kavramları (bir süreliğine) unutun. Avrupa Birliği nihayetinde ekonomik ve siyasi bir bütündür. O devletler güçlü olabilmek, gerektiğinde ABD ile, Uzakdoğu ile rekabet edebilmek için bir araya geldiler. O halde: Eğer Türkiye'yi kulübe dahil etmek çıkarlarına uymuyorsa... Öldür Allah üye olamayız. Öte yandan: Eğer Türkiye'nin üye olması AB'nin çıkarlarına uygunsa. Ne nüfusumuza bakarlar, ne dinimize... Hatta biz istemesek, yan çizsek dahi üye olmamız için uğraşırlar. İşte bu kadar basit!
|