| |
Basit bir oyun
Dürüst olmam gerekirse futbol yorumculuğunun çok basit bir hadise olduğunu düşünüyordum. Ne ki? Herkesin bildiğini evir çevir biraz tavır, biraz ses tonu ekle sonra da ver gitsin. Hangi yorumcu dar gelirliden daha fazla biliyor ki? Perşembe gecesi mtv'nin spor programına "yorumcu" olarak çağırıldım. Bu ilk kez oluyor. Canlı yayında hafta sonu oynanacak maçlarla ilgili sporseverleri "aydınlatmam" istendi. İstendi de, ben bütün takımların ne yaptığını ne ettiğini nereden bileyim? Dahası bilmek de istemiyorum ayrıca. Yani Konyaspor'un sezon başından beri sol kanattan geliştirdiği atak sayısını, Sakaryaspor'un göbekten yediği gol sayısını, Denizlispor taraftarlarının maçlara neden ilgisiz oldukları gerçeğini hayatıma sokmak istemiyorum. Ve üzerine ahkam kesmek hiç istemiyorum. Bilmek istediğim kadarını bilmek istiyorum! Bana ne ya! Gitmiyorlarsa gitmesinler... Canlı yayında sorulunca tabii ki dürüst davranamıyorsunuz ve klişe cevaplara başvuruyorsunuz. "Taraftarın Denizli'ye destek olması gerek" (off anam off, bu lafa tik basar). Dahası programda Murat Demiryas da vardı. Murat'ın olduğu yerde bir şey bilme şansınız yok. Çünkü o her şeyi biliyor. O futbol aleminin Isac Stern'i. Isac Stern karakterini (Ben Kingsley), Spielberg'in Schindler'in Listesi adlı filmden hatırlarsınız. Alman sanayicinin her işini yapan muhasebeci... Demiryas olmasa futbol sektörümüz şu an bulunduğu noktada olmaz. Kıskanılacak bir tutku ve merakı var. Sıkıcı olmadan, bilmek istediğiniz kadarını "fazlasıyla" veren bir futbol teknokratı. Neyse ki Murat Demiryas'ın çıkardığı notlardan kopya çekmeyi başarıp durumu idare etmeyi başardım.
Gördüğüm şudur 1: İnanmadığınız, söylemek istemediğiniz bir sürü cümle kuruyorsunuz. Üstelik yüzünüzde on kilo fondöten varken! Galatasaray-İstanbul maçı... Ağzımdan çıkan: Galatasaray kesin kazanır. İçimden geçen: İnşallah yenilir. Bunu içimden geçtiği gibi söyleyemiyorsam eğer, iş çok sıkıcı bir hal alır benim için.
Gördüğüm şudur 2: Geçenlerde Alex'in Sebat'a attığı o muhteşem gol konuşuluyordu bir spor programında. Neredeyse yarım saat boyunca, topu şöyle aldı, böyle sakladı, aslında kafasından geçen buydu ama tersini yaptı mertebesinde analiz yapıyorlardı. Sanırsınız ki Müttefikler Normandiya'ya çıkacak, onun taktik analizini yapıyorlar. Eni sonu Brezilyalı bir top cambazının attığı goldü bu. Ve Alex hayatı boyunca bu kıvamda yüzlerce gol atmıştır ve hiçbirinde de hesap kitap yapmamıştır. Demem o ki bazen sıradan ve basit bir olaya o kadar çok anlam yüklemeye çalışıyoruz ki iş çığırından çıkıyor ve ciddi anlamda sıkıcı olmaya başlıyor. Nasıl diyorsunuz hani; bayıyor! Bilmiyorum; belki de ben çok hafife alıyorum. Ama futbol zaten çok basit bir oyun değil miydi?
|