|
|
|
|
|
Beyaz: "Herkes sanatçılar gibi zinaya hazır değil"
|
|
PAMİR: Düşünebiliyor musunuz, sonuçta yatak odasına bir şekilde devlet girmiş oluyor, yani bu o kadar mahrem ki...
BEYAZ: Eğer hırsız yatak odasına kaçtıysa, eğer katil yatak odasına kaçtıysa kanun oraya da girer... Yatak odasına girilmez diye bir şey yok, hırsız, katil oraya da kaçtıysa oraya da girilir...
PAMİR: Şimdi ben pratikte ne olacağını merak ediyorum hocam aslında? BEYAZ: Kaldı ki siz yatak odasına 15 yaşından aşağı birini aldıysanız, kandırdıysanız yatak odasında sizi basarlar...
PAMİR: Ama şimdi iki tane yetişkinden bahsediyoruz...
BEYAZ: Yani şunu diyeyim, yatak odası yüzde yüz masumdur, kimse yaklaşamaz değil yani... Yatak odasına da baskın yapılır...
PAMİR: Yatak odasına bence baskın yapılmamalıdır, iki tane yetişkin...
BEYAZ: 13 yaşında bir kız çocuğunu yatak odasına kapatırsanız.. Oraya baskın yaparlar...
PAMİR: O başka bir şey... Benim söylemek istediğim iki tane yetişkin insandan, kendi rızalarıyla evlenmiş yetişkin insandan bahsediyorum, bu iki yetişkin insanın yatak odasına artık kimse baskın yapmamalı...
BEYAZ: Oraya yapmıyor, bir başkasının yatak odasına yapıyor... O evli kişi öbürüne ihanet ediyor, bir başkasının yatak odasına gidiyor.
PAMİR: Şimdi pratikte de tabii bir sürü problem var tabii yani mesela çok uzun süredir ayrı yaşayanlar ve beraber olanlar da var bunları da biz yaşadık, mesela...
MUHTAR: Onu soracağım, şimdi tek tek girelim, diyelim ki bu kanunu çıkarttık hocam... Şimdi adamla kadın ayrılar, boşanmak üzereler ama Türkiye'de mahkemeler uzun sürüyor, iki sene sürüyor, üç sene sürüyor ama artık ayrılmışlar yani madden ayrılmışlar, fiziken ayrılmışlar, duygusal olarak ayrılmışlar... Ne yapacaklar şimdi? Bu adam rahip hayatı mı yaşayacak? Kadın da kendisine yeni bir hayat kuramayacak mı? Çünkü zina suç... Bu üç sene boyunca o gene aynı şekilde yaşamak zorunda mı?
BEYAZ: Efendim şimdi kanunların birbirine uyumlu olması gerekir. Mevcut Türk Ceza Kanunu'nda o türlü ayrılma dönemlerinde olan şeylerin zina fiilinin cezasında indirim yapılıyor, o var...
MUHTAR: Hocam indirim yapmak, sonuçta adam....
BEYAZ: Ben başka bir şey söyleyeceğim sözüm burada uyumlu olması gerekir. Şunu demek istiyorum...
MUHTAR: Yarın hapse gireceğim diye evlenmez kimse...
BEYAZ: Efendim, işte onu söyleyelim, bakın onu uyumlu hale getirelim, ne diyelim, ayrı yaşayanlar için bir hak tanınsın... Yoksa buradan hareketle ayrı yaşayanlar zina edebilir, o halde herkes de zina edebilir şekline gitmeyelim...
PAMİR: Benim başka bir sorum daha var... Şimdi genelde bu tartışmaların Anadolu'dan gelen mektuplarla olduğu söylendi, genelde evlilik bir koruyucu Anadolu'da... Şimdi böyle bir şey olduğu zaman pratikte adamlar evlenmeye yanaşacak mı kadınlarla?
ZİNA YAPAN CEZASINI BULMALI
BEYAZ: Efendim aile toplumun temelidir, aile dağıldığı zaman her şey biter....
MUHTAR: Hocam Vural Savaş'ın orada çok enteresan bir yorumu var... "Anadolu'da uzun yıllar görev yaptım. Siz hiç suçüstü yapılmış, bu şekilde karakola götürülmüş bir erkekle bir kadının, ailenin erkek ferdinin, sonrasında o evlilikten hayır gelebileceğine inanıyor musunuz?" diyor. Yani sizi almışlar herkesin önünde teşhir etmişler, kadın diyelim ki şikayet etmiş, adam yakalanmış, alınmış, götürülmüş karakola, üç gün kalmış, arkasından bir ay hapiste kalmış... Çıktıktan sonra bu evlilikten hiç hayır gelir mi?
BEYAZ: Böyle bir hayır bekleyen yok... İhanetinin cezasını görmesi söz konusudur, yoksa onu cezalandıralım da tekrar dönsün evine diye bir konu yoktur ki.... Böyle bir iddia yanlıştır...
PAMİR: Peki boşanma yeterince bir ceza değil mi? Aile çok önemli olduğu için soruyorum, hani yani boşanma yeterince büyük bir ceza...
BEYAZ: Ne münasebet ceza olsun, zaten kendisi aileden yeteri kadar alakasını kesmiş, başkalarının yatağına girmiş... Onun için bir ceza değil, o belki de kurtuluştur. Onun için asıl ihanete uğrayanın karşıdan alacağı hak vardır, o hakkın karşılığıdır o...
MUHTAR: Hocam siz bu kanunla toplumsal düzenin ve barışın sağlanabileceğine inanıyor musunuz? Yoksa çok daha büyük kaoslara mı yol açar?
BEYAZ: Bakın şimdi mezhep ilkesi vardır medeni kanunumuzda da, Türk Ceza Kanunu'muzda da.... Mezhep nedir? Kim kimin oğludur, kim kimin kızıdır, kardeşlik bağları... Siz zinayı serbest ettiğiniz zaman... Zinanın yasaklığı, bu mezhep hadisesini koruyor, aileyi koruyor...
MUHTAR: Zinayı serbest eden yok, "Zinanın karşılığı, müeyyidesi tazminat davasıyla beraber nafaka alarak boşanmaktır" deniyor. Yani evlilik kurumuna yönelik yapmış olduğunuz bu eylemin karşılığında siz hem evliliğinizi bitirmek zorunda kalıyorsunuz hem de karşı taraf yani ihanete uğrayan taraf sizden maddi ve manevi tazminat alma hakkına sahip oluyor, bunlar az buz şeyler değil... Yani bir insan evinden, malından, mülkünden, oluyor... Kaldı ki evlilikte yeni Medeni Kanun'da bütün mallar ortak... Bunu yapan bir erkek...
BEYAZ: Ortak değil efendim, önceden kendileri karar verirse ortak... Doğrudan ortak değildir...
MUHTAR: Hayır, hayır... Doğrudan...
BEYAZ: Doğrudan ortak değildir, gidip noterde anlaşırlarsa ortaktır.
MUHTAR: Hayır, beraber evlilik olduğu andan itibaren o malların hepsi ortaktır. Aksi durumda özel bir sözleşme yapmaları lazım, normalde böyle. Şimdi bir adam böyle bir şeyi yaptığı zaman zaten mallarının yarısını kaybediyor, bir kadın için de aynı şey geçerli. Bunlar zaten yeterince müeyyide, yeterince ceza, yaptırım, bunun ötesinde bir de bir özel ilişkiden dolayı insanları hapse götürmekten bahsediyoruz...
BEYAZ: Niye hapsi gözümüzde büyütüyoruz ki, nice başka kişileri, efendim dört tane baklava çalan, dört dilim baklava çalanı da götürüyorsunuz mahkemeye, nelerden dolayı hapse götürüyorsunuz... Ama müsaadenizle burada da toplumun temelini koruyucu, yani aileyi koruyucu önlem, mezhep kavramını koruyu önlem olarak bunu yapıyorsunuz...
|
|
|
|
|
|
|
|
|