|
|
Bir arkadaşım öldürüldü...
Evimi beraber taşıdığım arkadaşımı öldürdüler... Bir sabah, evinden işine gitmek üzere çıktığında... Tam arabasına bindiği esnada... İki ay olmuştu evleneli... Deli gibi aşıktı karısına... Maaşının hepsini uzakta yaşayan eşiyle konuşmak için telefon faturasına yatırıyor, arkadaşlarından aldığı borçla yaşıyordu evlenmeden önce... Nihayet evlenip aşkı, mutluluğu ve huzuru bulmuştu ki, arabasının içinde öldürdüler onu... Bu arkadaşımın adı Çetin Görgülü'ydü... İstanbul'a geldiğinde havaalanında karşıladım cenazesini... Annesi, babası, kardeşi ve biricik karısıyla beraber... Karısı uzun yıllar bir daha kendine gelemedi... Gece gündüz beraber yediğim içtiğim bir diğer arkadaşım sabah evinden çıkmış işine gidiyordu... Zırhlı arabası evinin sokağındaki yokuşta ilerlerken, yanındaki bir arabadan patlattılar bombayı... Ağır yaralandı... Hastaneye kaldırdılar, ameliyat üstüne ameliyat yaptılar... Son anda kurtardılar... Ölümüne ramak kalmıştı... Yalnız yaşıyordu... Eşyalarını kendi eşyalarımla birlikte İstanbul'a getirdim... Arkadaşımın adı Deniz Bölükbaşı'ydı... Şimdi Büyükelçi... Bu iki olayın ikisi de Atina'da başıma geldi... 7 yıl gazetecilik yaptığım Atina'da... En yakın arkadaşlarımdan birini şehit vermiştim, diğeri gazi olmuştu... Bunca olayı yaşadığım kenti bir daha hatırlamak istememem gerekirdi... O ülkenin, o kentin bende kabus duygusu yaratması gerekirdi... Öyle olmadı... O olayların sorumlularını ayırmasını bildim beynimin içinde... Yaşadığım dostlukları, mutlulukları, sevgileri de unutmadım... Ölüm ve yaralanma gerçekti, ama yaşadığım dostluklar ve güzellikler de o ölçüde gerçekti... Bir ülkeye, bir millete nefret duygusunu barındırmadım yüreğimde... Bu olayların üzerinden 12 yıl geçti... Her zaman her şeye rağmen hep sevdim, hem Yunanistan'ı hem Atina'yı... Dostluk zirvelerinin oluşmasında başroller oynadım... Ve dün o yazıyı gördüm... Rauf Denktaş'ın torununun, dedesi Rauf Denktaş'ın hayatı boyunca karşı çıktığı Kıbrıs pasaportunu almak için başvurduğunu öğrendim... Torunun almaya çalıştığı o Kıbrıs pasaportu şu anda Rum tarafını temsil ediyor... Ve torun Denktaş bunu İngiltere'de daha ucuza okuyabilmek için almak istediğini söylüyor... Biliyorum tek neden o değil... Genç Denktaş, artık o günleri hatırlamak istemiyor... Dedesinin yaşadığı acılara, trajedilere takılıp kalmak istemiyor... O, yeni Kıbrıs'ı istiyor... Pasaportuyla Avrupa vatandaşı olacağı, tüm dünyayı o şekilde dolaşacağı, onun sonsuz olanaklarından yararlanacağı... Biliyorum dede Denktaş torununun bu davranışından dolayı çok üzgün... Bütün dünyayla tek başına verilen bir kavganın sonunda torunu böyle mi çıkacaktı karşısına... Ama hayat böyle... Hayat takıntıları kabul etmiyor... Hayat kendini yenilemeyi gerektiriyor... Hayat kendini yenilemeyene böyle ilginç tesadüfler sunuyor...
|