Kedidir kedi
Ayıptır söylemesi ya da üzerinize afiyet geçen gün Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde düzenlenen Bach konserine gittim. İşinin ehli bir müzik grubu, etkileyici müzik ve insanı sarıp sarmalayan bir atmosfer! İşin özeti benim açımdan bundan ibaretti. Ama beni orada gören bir okurumun gönderdiği "Sizin gibi birinin Bach konserine gitmesinden çok memnun oldum" mesajını okuyunca işin başkaları açısından bundan ibaret olmadığını fark ettim. Ve "Hayda!" dedim.
*** Bir kez daha anladım ki Türkiye bir şablonlar ülkesi ve şematik düşünenler için bir cennet. Mesela bana mesaj gönderen okurumun kafasındaki şablon şöyle bir şey: "Ahmet Hakan denilen bu adam, her ne kadar farklı alanlara açık gibi görünse de, son tahlilde bir dincidir! O kesimde herkes birbirinin tıpkısı olduğuna göre onun nasıl bir yaşam tarzına ve beğeni düzeyine sahip olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz. Dolayısıyla Ahmet Hakan'ın Bach konserine gitmesi, onun değişme istidadını gösterir. Tabii bizim de özenilecek bir yaşam tarzına sahip olduğumuzu kanıtlar." Bu şablonla bakılınca "benim gibi birinin" Bach konserine gitmesi tabii ki "memnuniyet verici" bulunacaktır.
*** Bu ülkede özellikle dinle ilintili bir kesimin içinde yer almışsanız "farklı" olamayacağınıza kesin bir iman var. Bir büyük cemaatin aynı şeylerden hoşlanan, aynı biçimde yaşayan, birey olamamış üyelerinden biri olarak görülmekten kurtulamazsınız. Eğer sizden beklenenin dışında bir tavır ortaya koyuyorsanız ya cemaatinizi terk ediyorsunuzdur ya da "aferin"i hak edecek bir davranış içindesinizdir. Başka türlüsü söz konusu bile edilmez. Bu tür yaklaşımlar sergileyenler, yaptıklarının bir aşağılama olduğunun farkında bile değillerdir.
*** Önceleri bu "efendi/köle" şablonuna karşı acayip hassastım. Ama artık mücadeleden vazgeçtim. Çünkü yaptığının ayıp olduğunun bile ayırdına varamamış bir yaklaşım biçimiyle karşı karşıya olduğumu görüyorum. Bu yüzden "Durun yahu! Ben en radikal dönemlerimde bile, yani henüz 28 Şubat filan söz konusu değilken, Bach dinlerdim. Üstelik ben yalnız da değildim. Benim gibi düşünen ve yaşayan birçok İslamcı arkadaşım da yüksek sanata meraklıydı. Hep birlikte tiyatroya giderdik, konser biletleri peşinde koşardık" diyerek kendi açımdan "aşağılayıcı" bulduğum bir savunma gayreti içine girmeyeceğim. Her ne kadar söz konusu olan "Ben insanım" diye haykırmak zorunda kalmanın yarattığı bir trajediyse de belki en iyisi önyargılarla kafa bulmak! Mesela şöyle bir çıkış noktası etkili olabilir: Bundan böyle biri bana "Vay be! Senin gibi biri burada ha!" dedi mi sadece anlamsız bir şekilde yüzüne bakarak "Kedidir kedi" diye mırıldanabilirim. Biraz da şabloncu kafa çile çeksin, değil mi ama!
|