Çizgiyi geçince
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi serüvenine nasıl başlayacağı tartışıldı durdu. Skor sarı-lacivertli takımın lehine, oyunda da Fenerbahçe'nin küçük de olsa bir üstünlüğü söz konusu. Bundaki en büyük faktör belki erken gelen gol, belki seyirci baskısı, belki de grubun ilk maçı olması. Sarı lacivertli takımda öne çıkan, sivrilen, yıldızlaşan bir oyuncu yok. Bölüm bölüm iyi oynayanlar oldu, parlayanlar oldu ama çok öne çıkan bir isim olmadı. Hooijdonk'un rakiplerine yaptığı gizli fauller birkaç kez hakem ve yardımcısı tarafından yakalandı. Hollandalı oyuncu bu hareketleri ligde de yapıyor ama görülmüyor. Şampiyonlar Ligi'nde biraz daha dikkatli olmak zorunda. Hooijdonk, golüyle Fenerbahçe'ye önemli bir üç puan kazandırdı ama üç puanın ötesinde Fenerbahçe'nin ayakta kalan en önemli gol silahı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Düğüm maçı haftaya Servet'in kırmızı kart görüşü, Sparta Prag'ın iki kritik pozisyon yakalamasına neden oldu. Ama Çekler'den sonucu getirecek son vuruşlar çıkmadı. Bu grubun düğüm maçı gelecek hafta oynanacak. Fenerbahçe Manchester'dan puan çıkartırsa ummadığı, beklemediği kadar büyük bir avantajı ilk iki haftada cebine koymuş olur. Sparta Prag'ın kalan 5 haftada oynayacağı maçlar da çok önem kazandı. İstanbul'da üç puan bırakan Çek ekibi, Lyon ve Manchester'dan alacağı her puanla Fenerbahçe'yi ikinci tura yaklaştırır. Batista, her şeyin ötesinde tarafsız bir hakem olduğunu gösterdi. Gördüğünü çaldı, inandığı kartları gösterdi, oyunu kesmemeye çalıştı. Gerçi sahada işini zorlaştıran çok önemli faktör yoktu. Sonuç olarak Fenerbahçe için üç puanın anlamı geçmiş dönemden kalan '0 puan' anılarının yok olması demek. O dönemde Fenerbahçe çok daha iyi maçlar oynamasına karşın böyle bir galibiyet elde edememişti. Demek top çizgiyi geçerse gülüyorsun ve kazanıyorsun, geçmeyince kazanamıyorsun. Fenerbahçe taraftarı çok önemli destek verdi ama tezahüratlardaki ifadeleri hem gerilim hem basitlik yüklü.
|