| |
|
|
Yüzme bilmeden söğüt ağacına çıkılır mı?
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, önceki gün AK Parti Grubu'nda Türk Ceza Yasası'nın halkın ihtiyaçları doğrultusunda hazırlandığını söylerken, "Her maddesi ayrı bir önem arz eden tasarının, ortada olmayan bir maddeyle ilgili tartışmalara odaklanması bizi üzmüştür" diye söz etti "Zina"dan. Açıkçası ortada olmayan bir maddeyle bunca zamandır uğraşmak, bizi de üzdü. Herhalde Avrupa Birliği'ne Türkiye'nin üye olması için siyasi kariyerlerini ortaya atarak çalışan İngiltere'nin, Almanya'nın, İspanya'nın, Yunanistan'ın ve diğer ülkelerin başbakanları da, ortada olmayan bir maddeye takıldıkları için üzülmüşlerdir. Dün BBC'nin "Hard Talk" programında Finlandiya'nın eski Cumhurbaşkanı ve AB'nin "Bağımsız Türkiye Komisyonu" Başkanı Marti Atisaari, "Türkiye AB ile müzakerelere hazırdır" dediği için kendisini sıkıştıran İngiliz sunucu karşısında terlerken, onun önüne de ortada olmayan madde getirilmesin mi? Ortada olmayan bir madde üzerinde iç kamuoyunu da, dış dünyanın Türkiye ile ilgili düşünce ve siyaset odaklarını da uğraştıranlar, ortada duruyor. İçimde bir şüphe var. Esnaf ziyaretleri sırasında, "Halkın çoğunluğu zinanın cezalandırılmasını istiyor" veya "Biz zinayı Ceza Yasası içine alarak kadınları ve aileyi koruyoruz" benzeri sözleri, acaba ben mi söyledim? AK Parti iktidarının artık, böyle ortada olmayan ve olmaması gereken gündem maddelerini kamuoyuna sunup, sonra da "Bunlar zaten ortada yoktu ki" diye çark etmesinden bıkmaya başladığımızı söylemeliyiz. Gerçek gündemin ortada olan öncelikli maddeleri belli. Irak'taki kaotik durum ve bunun hem Türkiye'ye, hem de Türk vatandaşlarına yansımaları başlı başına çok önemli bir gündem maddesi. Bu arada devam eden yargılamadaki ifadelerden de anlaşılıyor ki, uluslararası terörist örgütlenmenin, yani El Kaide'nin eylem alanı içinde Türkiye de var. ABD ile Rusya'nın bu konjonktürde yakınlaştığı izlenirken, Türkiye'nin Washington'la ilişkilerini gerginleştirmesi, herhalde "Zina" konusundan daha fazla tartışılmalıdır. AB ile ilişkilerdeki dönüm noktaları olan 6 Ekim ve 17 Aralık tarihleri de hızla yaklaşıyor. Ve mesela hala, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda bir karar alınamadı. AK Parti rakiplerini silip süpürüp tek başına iktidar olduğunda gündeme getirilen bazı konuları anlayışla değerlendirip, "Bunlar yeni, hata yapabilirler" diye anlayışla karşılıyorduk. Ama artık, böyle düşünmek için vakit geç. "YÖK Reformu" ile "İmam Hatipler" harmanlandığı zaman "Bile bile neden böyle yapıyorlar" diye düşünmüştük. "Hızlı Tren Faciası"nın sorumluları aranmak yerine "Siyaset rantı heveslileri" aranırken şaşırmıştık hepimiz. "Zina" tartışmalarında, şaşırmaktan öteye bunaldık. İktidar olmanın ciddiyet ve tutarlılık gerektirdiğini, iktidarda yıllanmaya başlayanlar artık öğrenmek zorundadır. "Garip Şiirler"den biri de, "Madem yüzme bilmiyordun/ Neden çıktın söğüt ağacına" şeklinde değil midir?
|