"Mücahit" okura cevap
Sayın okurum! Göndermiş olduğun mektubu aldım. Mektubunda şöyle diyorsun: "Ulan ............. ! Sen kim oluyorsun da Çeçen mücahitleri kötülüyorsun! Onlar orada cihat yapıyor, sen tutmuş neler diyorsun! Senin ...............!" Baştan sona bir "küfür name" olan uzun mektubundan sansürleyerek de olsa sadece bu iki cümleyi alabildim. Çünkü gerisi "sansürlenerek" bile yayınlanamayacak kadar iğrenç! Hem de benim gibi kahve kültürüne, sokak ağzına aşina olan birini bile şaşkınlığa düşürecek, utandıracak denli iğrenç! Hatta iğrenç ötesi! Aslında mektubunun layık olduğu muamelenin buruşturulup çöp sepetine fırlatılmak olduğunu bilecek kadar sağduyu sahibiyim. Çünkü burası kalabalık bir ülke ve bu kadar kalabalık içinden yazar-çizerlere kaleme aldıkları "düşük metinler"i gönderen birkaç psikopatın çıkmasını doğal kabul etmek gerekir. Ben de böyle yapacaktım ve mektubunu çöp sepetine fırlatacaktım. Ama kaleme aldığın o "düşük metin"in altına iliştirdiğin bir cümle işte bunu yapmama engel oldu. Şöyle yazmışsın o en iğrenç küfürlerin altına: "Selam Allah'a tabi olanların üzerine olsun". Mektubunu bu duayla bitirmişsin!
Sayın okurum. Belli ki "tebliğ" ve "cihat" şuurunda öfkeli bir mücahit olmak iddiasındasın. Ne güzel! Öfkeli olmak, bir davaya inanmak iyi bir şeydir! Ama senin durumunda bir problem var be dostum! Bir yanda cinsel sapkınlıklara gönderme yapan akla hayale gelmeyecek küfürler, bir yanda "Allah'a tabi olanların esenlik içinde olma" duası! Bir yanda aşağılık, lümpen ve iğrenç bir üslup, bir yanda yüce, kutsal ve ahlaki bir amaç! Sence ortada bir çelişki yok mu? Hatırla bakalım: Güzel ahlakı tamamlamakla kim görevlendirilmişti? Ve o "güzel ahlak tamamlayıcısı", senin gönderdiğin bu mektup karşısında nasıl bir tutum takınırdı? Kendisine tabi olanları selamladığın Allah'ın karşısına, o küfürlerle çıktığında utanmayacak mısın?
Sayın okurum. Biliyor musun aslında sana karşı bir öfke hissi içinde değilim. Çünkü İslami kesimde son zamanlarda ortaya çıkan üslupsuzluğun, lümpenleşmenin, cahilleşmenin gelip dayanacağı noktanın bu olacağını biliyordum. Sen "En çarpıcı hakareti yapanın kafirlere karşı en iyi savaşı verdiğine inanılan" bir ortamın ürünüsün! Asıl suçlu bu ortamı hazırlayanlardır! Sana bugüne kadar bireysel olarak faziletli olmanın, "vatan savunması yapanların yanında yer almak" kadar kutlu bir iş olduğu anlatılmadı ki! Sana hep "yeni bir dünya" kurma işlevi verildi ama senin hangi ahlaki değerlere sahip olman üzerinde hiç durulmadı. Sana hep "küçük cihat" anlatıldı ama "büyük cihat" hep es geçildi. Bu yüzden sen mazursun be dostum.
|