|
|
'Keşke' yetmez, duygu da gerekiyor
İçinde polisiye lezzeti olan reklam filmlerinin sayısı artıyor mu yoksa? Önce Koçbank'ın FBI'vari Türk ekiplerinin gecenin bir vakti ahırın birinde inek satın alan Ayla Hanım'ı aradıkları ve kendisine parasını ineğe değil Pusula hesabına yatırması gerektiğini hatırlattıkları reklam filmi. Son olarak da Renault Trafic'in süper reklamı... Hani aracın içinden izleme yapan kolluk kuvvetleri, izledikleri mafya mensubunun meraklı bakışlarla Trafic'e yaklaştığını görünce heyecana kapılıyorlar. Her ekipte illa ki bulunan bir alık, kalemini yere düşürüyor. Sesi duyan genç mafya babası adayı, bu kez gelip aracın arka camını tıklatıyor. Korkuyla kapıyı açan adama iki kafa atacağına, "Trafic'ten memnun musunuz?" diye soruyor. İşte size akıldan çok duygulara yönelmiş çok başarılı bir reklam daha... Düşünceden çok duygu alemine hitap eden iletişim başarılı olduğunu hep iddia eder, buna da pek çok kanıt getiririm. Bu düşüncem bazen pek rağbet görmez... Örneğin, iki hafta önce sevgili Gülay Göktürk dostumuz köşesinde, benim değindiğim bu konudan yola çıkarak bize biraz çıkışmış... Biz ne demişiz: "Düşünce out! Duygu in". Yani iletişimde karşınızdakine bir şeyler algılatmak istiyorsanız izleyeceğiniz günümüzde bu! Çünkü bilginin serbest dolaşımıyla birlikte, ürün, hizmet ve hatta fikirler arasında maddi ya da rasyonel farklar pek kalmamış. Farkın yaratılacağı tek yer duygulardadır... Gülay kardeşim bu tespitten rahatsız olmuş. "Ali Saydam'la fikirlerimiz çoğu kere örtüşür. Ama bu defa başlığa çıkardığı bu koca iddiaya o kadar temelden karşıyım ki, bu uğurda onun gibi sevgili bir dostu bile karşıma alabilirim" diyor. Haklıdır. Aklın devre dışı kaldığı bir dünyayı istemiyor. Ben de istemiyorum. Ama bu hakikat. Ya gerçeklik (realite)... Modern iletişim kapitalist sistemin bir ürünüdür. Sistemin aklı, şu sıra duyguların önde olması gerektiğini söylüyor. Benimkisi iddia ya da istem değil, sadece tespit. Eğer iletişimden konuşacaksak, 'keşke'lerle hareket edemeyiz. Gerçekliklerle uyum içinde olmak gerekir. Keşke çevreyi kirleten fabrikalar, otomobiller, bilgisayarlar olmasa; keşke beyne zarar veren cep telefonları olmasa; keşke hormonlu gıdalar olmasa; keşke sınıflı toplum olmasa... Keşke herkes birbirini sevse... Eee, sonra?.. İşte bu nedenle, Trafic tanıtımındaki yöntem de doğrudur; otomobiline çarpmak üzere olan market el arabasını durdurmak için üstüne atlayan adamın oynadığı ve akla hitap eden herhangi bir araç özelliğinin anlatılmadığı VW reklamındaki yaklaşım da...
|