|
40 yaşına gelen kadın yıldızlar ne yaparlar?
|
|
Rosanna Arquette 40 yaşında birden ortadan kaybolan Debra Winger'in sırrını araştırıyor. Bu film bir anlamda da 40 yaşı geçince unutulan Hollywood yıldızlarının peşine düşüyor.
Rosanna Arquette, görünürde Debra Winger'in peşine düşüyor. 1955 doğumlu, 1970 sonlarında kariyerine başlayıp aralarında "Şehir Kovboyu", "Subay ve Centilmen", "Sevgi Sözcükleri", "Kara Dul", "Kaybeden Yok", "Çölde Çay", "Gölge Topraklarda", "Ah Paris" de bulunan bir avuç film yapıp üç kez Oscar adaylığı kazandıktan sonra, 1990 ortalarından -yani 40 yaşına bastıktan- sonra gizemli biçimde kayıplara karışan o güzel ve yetenekli kadının... Ama aslında çabucak anlaşılıyor ki Arquette aslında Hollywood'da kadın oyuncular için 40 yaşını geçme olayının peşine düşüyor. Daha da ötesi, kendi kaybolan gençliğinin peşine düşüyor... 1959 yılında doğan, 1980'lerden itibaren Amerikan bağımsız sinemasının adeta simgesi olan, sayısız filmde oynadıktan sonra yakın zamanda rol bulamaz hale gelen kendi kendisinin... Ve bu içburucu, hüzünlü, ama her şeye karşın neşeli ve esprili kalmayı başaran filmde, özellikle star konumuna yükselmiş kadınlar için 40 yaş ve sonrasının tüm dramı ortaya çıkıyor. İçten tanıklıklar ve keskin gözlemler aracılığıyla... Böylece, Jane Fonda'dan Sharon Stone'a, Charlotte Rampling'den Holly Hunter'a, Laura Dern'den Melanie Griffith'e, Meg Ryan'dan Gwyneth Paltrow'a, Diane Lane'den Patricia Arquette'e, hatta henüz o yaşa uzak gibi gözüken Emmanuelle Beart'tan Salma Hayek'e sayısız kadın oyuncu, Rosanna'nın onlara çevirdiği kameranın karşısında bu kez rol yapmıyorlar. Tüm içtenlikleriyle, kadın oyuncu olarak yaşlanmanın, Sean Connery'den Al Pacino'ya sayısız 'yaşlı' erkeğin hala star olduğu bir sinema dünyasında kadınların çabucak birer kağıt mendil gibi buruşturulup atılmasının, kendi yaşlarına uygun roller bulamamanın, hatta artık hiç aranıp sorulmamanın acısını bize naklediyorlar. Hollywood şirketlerini yöneten patronlara, o genç ve şımarık 'executive'lere, ama aslında tüm erkeklere yöneliyor, bu yürekten gelen çığlıklar... Hemen hepsi aslında emirlerindeki yıldızlarla yatmayı düşleyen, bunun için de elbette en gencini, en tazesini isteyen ve gözeten erkekler ordusu... O kadınlar ki, vaktiyle birer tanrıça gibi tapınılmışlar, patronların da kitlelerin de medyanın da gözdesi ve malzemesi olmuşlar. Artık kimse yüzlerine bakmıyor ve böylece ortaya yıldız veya değil, Hollywood'da veya herhangi bir ülkede yaşayan sayısız kadının ortak ve kolektif dramı çıkıyor. Ve de kimi unutulmaz tanıklıklar... Örneğin Vanessa Redgrave artık fazlasıyla yaşlı olduğunu ve o yüzden genç görünmeyi denemek zorunda olmadığını söylüyor. Eşsiz Whoopi Goldberg, yaşlanan bir kadının poposu ve göğüsleriyle ilişkisini alaylı biçimde anlatıyor.
BEYAZ ATLI PRENS UMUDU Hemen tüm yıldızlar, Jeanne Moreau'dan Charlotte Rampling'e birçok oyuncuya hala eşsiz fırsatlar sunan Fransız sinemasını överken, Fransız Emmanuelle Beart tek aradığının kendisini alıp götürecek bir "beyaz atlı prens' olduğunu haykırıyor. Ve 10 küsur yıldır sahne ışıklarından uzak kalmış bir Jane Fonda, her yıldızın en azından birkaç filminde hissedip yaşadığı o korkunç ve muhteşem anı anlatıyor: Sayısız acımasız gözün tanıklığı altında, en zor bir sahneyi oynamak, tüm o kalabalık içinde ruhunu çırılçıplak sergilemek ve kendi kendisiyle hesaplaşmak zamanının geldiği o kutsal ve kahredici an. Ve de her türlü güçlüğe karşın, o anı ne denli özlediğini... İşte o dakikada, gözünüzden bir damla yaşın akmasını engelleyemiyorsunuz. Eğer içinizde bir parça da olsa gerçek sinema sevgisi varsa...
KAYIP ARANIYOR: DEBRA WINGER (Searching for Debra Winger) Yönetmen: Rosanna Arquette Görüntü: Jean-Marc Barr, Olivier Boucreux, Cort Fey, Joey Forsythe, Nathan Hope Amerikan filmi.
|