Çanakkale ve profesyonel öcüler
Cuma günü Fatih Camii önünde Necef'teki saldırıları kınamak amacıyla gerçekleştirilen eylem ve sergilenen söylem üstüne çıkan kavga göründüğünden daha derin.. Özellikle Abdurrahman Dilipak'ın burada ' Necef Çanakkale'den bin kat faziletli ' demesi yalnızca ' sade ' Müslümanlar'ı değil, pek çok İslamcı'yı da rahatsız ederken ' profesyonel irticasavar ' kadrolara gün doğdu: - İşte bunlar böyle! Ayrıca Dilipak'a çok haklı bir Osmanlı tokadı savurdular: - Çanakkale olmasaydı sen Necef'te yaşananlara tepki gösterme fırsatını bile bulamayacaktın! Söyleyene değil, söyletene bak!
*** Bu cuma namazları sonrasında yapılan eylemler ne cins bir cihat oluyor acaba? Yaptıkları ibadet mi, ' mücahit müsameresi ' mi? Olayın Milliyet'teki haberinden bir ibare alırsak cevabın ipucunu buluruz: "Irak'ın Necef kentindeki olaylarda ölenler için düzenlenen gıyabi cenaze namazından sonra" Tanımlama ilginç değil mi? Gıyabi cenaze namazı kılınmıyor da ne yapılıyor Düzenleniyor.. Bunu, haberi yazanın ve denetleyenin cehaletiyle açıklayarak ' namaz düzenlenmiş değil, düpedüz kılınmış ' diyebilirler.. Ne değişir Bir etkinlik ibadetten daha çok siyasi gösteriye benziyorsa, orada ' kılınan ' değil, ' düzenlenen ' namazdan söz etmek doğal.. Belki de bu haberi yazanlar işin gösteri boyutuna vurgu yapmak için kasten ' düzenlenen ' ifadesini kullandılar.. Böylece farkında olmadan ' namazı ' tenzih ettiler.
*** İtikadım ve hissimce ' gıyabi cenaze namazı ' mutlak samimiyetle kılındığı zaman İslam'ın insana sunduğu mükemmel bir ' zaman ve mekan üstü kardeşlik beratı ' niteliği taşır.. Ancak o zaman anlamlı olabilir.. Ya o ' mutlak samimiyet ' nasıl bir şey Cevap tam da hocaefendilerin musalla başında söyledikleri sözün özünde: - Namazı Allah için, salavatı Allah resulü için, duası meyyit için.. Peki ya bu ' düzenlenen ' namaz ne için
*** Dilipak'ın ' Necef benim için Çanakkale'den bin kat daha faziletlidir ' sözü ile nasıl bir hakikatin dile getirildiğini, neyin tahsil edildiğini anlamak mümkün mü Bir tek ' en aykırı sonucu ' kestirebiliyoruz: Böyle sözler, Irak Müslümanlar'ı için Türkiye'de oluşan geniş manevi dayanışma cephesini daraltabilir.. Herhalde Dilipak'ın böyle bir amacı olamaz! Fakat o zaman bu kıyas niye? Sanki ' Irak'ı, Necef'i bırak, sen Çanakkale'yi düşün ' diyen birileri çıkmış da onlara cevap veriyormuş gibi ' fazilet ' terazisi kurmaya kalkışmak Türkiye'nin İslam'dan korkan odaklarına çanak tutmak değil mi?
*** Mehmet Akif Çanakkale şehitleri için ' Bu taşındır diyerek Kabe'yi diksem başına ' mısraını yazdı diye Necip Fazıl köpürüyordu: - Bu ne cüret! Kabe babanın taşı mı Mehmet Akif'in kişiliğine, Necip Fazıl'ın de şiirine derin saygım, 'İslami çizgi 'nin bu iki simge ismi arasındaki ' gıyabi ' çatışmayı yumuşatmamı sağlıyor: Mehmet Akif muazzam bir destana bizzat tanık olmanın doğal coşkusu içinde ' zahit ' kişilere göre ' taşkın ' bir benzetme yapıyordu.. Bir zamanlar ' yeni milli marş şairi ' olmaya aday görülen Necip Fazıl da İslami kesimlere fikir önderliği yaparken Fatih'ten Kanuni'ye kadar bütün 'önceki ' kahramanlara ve tabii Mehmet Akif'e de ' eleştirici ' bakmıştı. Dilipak ise neylemiş oldu? Necef'i Çanakkale'den bin kat daha faziletli bulduğunu beyan buyurarak Necip Fazıl'ı da, Mehmet Akif'i de fersah fersah aştığını ilan eylemiş mi oldu? Muhtemeldir ki Dilipak camiden öfkeyle çıktığı için böyle bir söz söyledi.. Malum, nice zamandır ' Zafer Haftası ' dolayısıyla ortak cuma hutbesinde Çanakkale'den, Büyük Taarruz'dan, Malazgirt'ten söz edilmesi bazı kimseleri rahatsız etmektedir.. PKK, Hizbullah ve bir kısım İslamcılar böyle hutbeleri tiksinti ile karşılıyorlar.. Hatta bütün insanlara açık birer ibadet yeri olan camilerde böyle konuların işlenmesini, kendi özel jargonları ile ' TC'cilik ' ve ' Türk milliyetçiliği ' yapmak sayıyorlar.. Hadi bölücüleri geçtik; sivri İslamcıların bu tavrı ne alamet? Profesyonel irticasavarların 'öcü ihtiyacı 'nı karşılamak mı
|