| |
"Af"sız yasa olur mu?
Başbakan Erdoğan, belediye başkanlarına "Acımadan yıkın" talimatıyla başlattığı kaçak yapılaşmayla mücadelenin kapsamını genişletti: Kentlerin estetiğini ve doğanın güzelliğini hançerleyen çarpık yapılaşmayı da hedef tahtasına koydu. Çevreye saygıyı uygarlığın ölçüsü, çağdaş kentlerde yaşamayı da en temel insan hakkı sayan biri olarak, Erdoğan'ın "Şehirlerimize zulmetmeyin, yoksa o doğa, o şehir gelir, bizi alır, yok eder" uyarılarına can-ı gönülden katılıyoruz. Tam da Erdoğan'ın bu çağrıları yaptığı gün İstanbul'un iki ilçesinde, Kadıköy ve Sultanbeyli'de halk sokaklara döküldü. Kadıköy'deki olayın nedeni, Maliye Bakanlığı'nın 70 dönümlük iki kamu arazisini konut alanı olarak satışa çıkarması. Karar halkı çileden çıkardı. Çünkü Bağdat Caddesi'ndeki bu alanlar Kadıköy'ün iki akciğeri. Bakalım Maliye Bakanı Unakıtan halkın sesine mi kulak verecek, yoksa babalar gibi mi satacak; önümüzdeki hafta göreceğiz. Sultanbeyli rezaleti Kadıköy'ün 20 kilometre ötesindeki Sultanbeyli'de ise belediyenin Mimar Sinan Mahallesi'ndeki kaçak yapıları yıkmaya kalkması ortalığı karıştırdı. Mahalle sakinlerinin oturma eylemi yüzünden 14 evi yıkabildi belediye, gerisini yarına bıraktı. Ancak olayın vahim yönü, evleri yıkılanların iddiaları: Kaçak inşaatlarına göz yumulması için bir önceki dönemde belediyeye rüşvet verdiklerini öne sürdüler. Mahalle muhtarı da iddiaları doğruladı, hatta adlarını tek tek saydığı eski belediye yetkililerine rüşvetleri kendisinin götürdüğünü anlattı. İşte bu rant çarkı kentleri katletti. İmar aflarıyla da katliamlar bağışlandı. Ve bugünkü tablo ortaya çıktı: İstanbul'un yüzde 70'i kaçak. Türkiye'deki konutların yüzde 55'i gecekondu. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana kaçak kentlerle kuşatılmış durumda. Ancak bundan sonrası için bizi umutlandıran bazı işaretler var. İlki Adalet Komisyonu'ndan geçen ve yeni yasama yılında Meclis Genel Kurulu'nda ele alınacak Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nın 185'inci maddesi. Bizzat Erdoğan'ın girişimiyle eklenen bu madde, gecekondu yapana da, yaptırana da, göz yumana da, buralara hizmet götürene de ağır hapis öngörüyor. İki önemli çalışma Diğer olumlu işaretler ise Bayındırlık Bakanlığı'nın hazırladığı "Kentsel dönüşüm" ve "İmar ve şehirleşme" taslakları. Sonbaharda tasarıya dönüştürülüp Meclis'e gönderileceğini tahmin ettiğimiz taslaklar iddialı hedefler içeriyor: Kentsel planlamayı bütün olarak kavrayacak mevzuat geliştirilmesi, kentlerin sağlıklı altyapıya kavuşturulması, kaçak yapıların envanterinin çıkarılması, afet tehlikesi bulunan bölgelerdeki yapılara ilişkin özel hükümler, yeni bir yapı kontrol sistemi getirilmesi. Ancak bir kuşku içimizi kemiriyor: Yasalar milat kabul edilip, ondan öncesinin kaçak yapılarına af getirilecek mi? Hukukçuların yorumları kuşkularımızı doğruluyor. Örneğin, yeni Türk Ceza Kanunu'nun hükmünün geriye işletilmesi mümkün olamayacağına göre, mevcut kaçak yapılara bir şekilde yasallık kazandırılmasının şart olacağı belirtiliyor. Aynı şekilde iki taslakla ilgili olarak bakanlığın uzmanlarla yaptığı ve "Atölye çalışması" adını verdiği değerlendirme toplantılarında da, tüm katılımcılar, düzenlemelerin bir imar affına zemin hazırlamasından kaygı duyduklarını belirttiler. Dileriz, bu kaygılar ve kuşkular doğru çıkmaz...
|