|
|
Acaba bir karamel frappuccino istiyor muyum?
Kafeinli mi, kafeinsiz mi?, "Sütü az mı, çok mu?", "Köpük?", "Ekstra şurup?", "İsterseniz sütü iki kere kaynatabiliriz?", "Küçük, orta, büyük hangi boy?" İmdaaat!! Yahu sadece ama sadece kahve hüpletecektim. Beş çeşit dondurmadan bile seçim yapamam ki ben. Kahve işte kah-ve. "Evet, hanımefendi seçiminiz?", "Iııı" gözüme Türk kahvesi ilişir, arkada Akmerkez antrenmanlı müşteri beklemekte... "Türk kahvesi, hem de orta." (ohh) Yani pes. Etiler'de yeni açılmış Starbucks'a gel. Millet elindeki soslu kremalı şeyleri götürsün. Sen tut evdeki kahveden iç. Çalışanlarda ilgi kıyamet sormayın. Sanırsınız "Truman Show". Aşırı mükemmel yani. İçerideki masalardan birine kuruldum. Kahvemle, sigara tellendireceğim. Yasak! Çünkü Starbucks'a girişte kahve kokusu iyi algılanabilmeliymiş. Süper! Ve ikinci sınıf vatandaş tıpış tıpış bahçeye çıkar. Bahçe liseyi yeni devirenlerin işgalinde. Kızlar sarışın ve uzun saçlı. Ayakta düz ama pullu terlikler, Ray Ban gözlükler. Omuzu düşük tişörtler, avize küpeler. Sporum ama ille de kokoşum hali. Dedikodu kazanı kaynıyor. Duyduğuma göre bu sene 'Koç İşletme' in. Benim yan masa olduğu gibi Koç İşletme'de, bilmiyorum yanii. O sırada baktım Aziz Hocam Starbucks semalarında. Olgun kişide seçim belli 'filtre kahve'. Üff gözüm şu çıtırların kremalı kahvelerinde kaldı. Kararttım gözümü gittim kasaya. Fotoğraftan çaktım çıtırlar Frappuccino içiyor. Bu Frappuccino buzla blendırdan geçmiş, üzerine krema ve istenen şurup sıkılmış sıvı. İyi bir şey yani. Ver siparişi, al fişi. Üç dakikada içecek hazır. Bir de hocama sürpriz Verona kek (rejim yine gümler!) Verona aşkın kahvesini ihtiva edermiş. Şu kırık kalbime merhem olur belki. Hocamın fonda 'New York, New York' çalıyor. 'Hey gidi mazi' kafasında, elleşmemeli. Aşk keki, Starbucks derken karşımda D&R mağazasını görünce ben de 'You've Got Mail' boyutuna yükseldim. Ayy şimdi ben Meg Ryan'mışım, Tom Hanks'imle Starbucks'da karşılaşıp dururmuşum... Hocam gitti... Ben karamelli Frappuccino ve kitabımla bahçedeyim. Şu Nokia'nın son modellerini kapıda dağıtıyorlardı da, biz mi atladık abicim? Çıtır dünyasında Nokia'n yoksa bir hiçsin! Genç erkeklerimiz metroseksüel kıvama tam girmiş. Ne yazık! Kapıda dakika başı bir cip duruyor, kahveyi kapan gaza basıp uzuyor. Soğuk, karamelli kahvemin bitirip, hatta dibindeki kremayı parmaklayıp (kimse görmedi) SPA İnsanların mekanından ayrıldım. Gönül rahat, bir dahaki sefere "Hello şekerim, bana kafeinsiz, iki sıkım köpüklü, üç fıs karamel şuruplu, en tarçınlısından cappuccino please" demek üzere... Öptüm bye.
AYŞE ÖZYILMAZEL
|