| |
Bir Bodrum masalı.
Bodrum'daydık... Süleyman Demir'in evinde, akşam yemeğinde... Sümer Oral, Can Pulak ve daha bir grup dostla birlikte... Ali Şen "sormayın başıma gelenleri" diye söze başladı. Merak ettik, "hayırdır" dedik. Ali Şen başladı anlatmaya: - İstanbul'a gittim... Havaalanında bir kadınla karşılaştım... Valizi çıkmamış... Ortalığı birbirine katıyordu.
*** - Hanımefendi, ben Ali Şen... Sorun nedir?... - Ali bey sizi tanıyorum... Bodrum'dan geliyorum... Uçakta köpeğim olacaktı... Ama bagajlar arasında çıkmadı... Köpeğimi istiyorum... Hüüü... Hüüüü. Ali Şen hemen "görevlileri" bulmuş: - Beyler, kadın perişan. - Biliyoruz Ali bey... Ancak, bir şey var ki, yolcuya söyleyemiyoruz. - Nedir? - Köpek bagajda ölmüş.
*** Tesadüf bu ya, ileride bir başka yolcunun kucağında bir köpek varmış. "Ölen köpekle" aynı cins. Ali Şen, yanında havayolu görevlileri ile birlikte o yolcuya yaklaşmış: - Durum böyle, böyle... Görüyorsunuz kadın perişan halde... Kıyametleri koparıyor... Sizden rica etsem... Kadına "köpeğin bulundu" desek... Sizin köpeği versek... Yarın ben size istediğiniz cins bir köpek hediye etmeye hazırım. Bir yanda kadının giderek yükselen hıçkırıkları... Bir yanda diğer yolcuların, Ali Şen'le birlikte "o yolcuya" yalvarışları... Ve "o yolcu" kadına acımış. "Olur" demiş. Köpeğini "havayolu yetkililerine" vermiş.
*** Az sonra, bavulların geldiği yürüyen bantta, tel bir sepetin içinde köpek görünmüş. Şirin bir köpek. Havlayıp duruyor. Ve "köpeğim... Köpeğimi isterim" diye ağlayan kadın, karşısında köpeği görünce, düşüp bayılıvermiş. Ali Şen: - Hemen doktor çağırdık... Kadının eline, yüzüne kolonya sürmeye başladık... Yavaş, yavaş kendine geldi. - Neden bayılmış?.. Sevinçten mi? - Hayıır... Hikaye asıl bundan sonrası.
*** Kendine gelen kadın, başına toplanan kalabalığa hıçkırıklar içinde anlatmaya başlamış: - Bodrum'a tatile gitmiştim... Orada köpeğim öldü... Onu uçakla İstanbul'a getirmek, evimin bahçesine gömmek istedim... Ama az önce köpeğim canlanmış, bana havlıyordu. Bu sırada köpek yine havlamaz mı? Kadın yine bayılıvermiş. Ali Şen hemen köpeği "o yolcuya" iade etmiş. Köpeğin "asıl sahibine." Sonra görevlilere dönmüş: - Çabuk kadının ölü köpeğini getirin. Yine "doktor... Kolonya..." Kadın "ayılmış." "Yürüyen bantta" ölü köpeğini görünce, çevresindeki kalabalığa dönmüş: - İşte benim köpeğim... Bodrum'da ölen köpeğim... Evimin bahçesine gömeceğim köpeğim... Ama benim köpeğim biraz önce nasıl havladı?.. Yoksa ben rüyada mıyım? Ali Şen sesini yükseltmiş: - Hanımefendi vallahi hayal gücünüze hayranım... Köpek havlamasını da nereden çıkardınız. Kadın "yani" demiş: - Az önce havlamadı mı? Kalabalık bir ağızdan yanıt vermiş: - Hayır... Duymadık. Ve kadın, ölü köpeğini kucağına alıp, gitmiş.
*** Günler sonra kadından, Ali Şen'e bir mektup gelmiş: - .......o gün gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim... Beni deli sanmayın... Gerçekten, köpeğimin canlanıp, havladığını sandım. Ali Şen mektubu uzattı: - Al, oku... Gör başıma neler geldi.
|