|
|
Yüz kızartıcı suç
Sevgili Mehmet Tezkan suratıma güm diye vurdu: "Her yazdığın yazı içimi kararttı. Beşiktaş çok mu kötü?" Ben de kendi yazısını hatırlattım: "Ama, geçen yıl 'Acı var mı acı?' diye yazan sen değil miydin?" Sonra okur mektuplarına baktım. İçlerinden isimsiz biri diyor ki: "Çok karamsarsın. Suyu akışına bırak. Şampiyon olamayacağımızı yazarak içimizi karartıyorsun. Tahminlerinin çıktığını bildiğim için daha çok korkuyorum. Artık, Beşiktaş'ın kötü sonuçlarını kaldıramam. Bana iyi şeyler yaz!.." Okurlara iyi şeyler yazmayı başkalarına bırakıyorum. Ben yine de içinde acı da olsa doğruları yazmak istiyorum. Bana kızanlara ise Çetin Altan ustanın lafını hatırlatıyorum: "Yazıları sevmeyenler, yazanları da sevmez..." Efendim, bu satırları yazarken Beşiktaş'ın çok seçkin ve saygın yazarları da teknik patron Del Bosque ile yemekteydi. Bu yemeğe gitmedim. (Geçen yıl Bilgili ve Lucescu, Beşiktaş yazarları ile yemek yiyip, "Şampiyonluğumuzu kimse alamaz..." lafları ederken ben de şunu yazıyordum: "Bu toplantıya gitmiyorum. Çünkü; okuruna yalan söyleyen yazar olmak istemiyorum.." Toplantıya gitseydim, Del Bosque'nin suratına "Senin gelmene sevinmiştim. Şimdi gidersen hiç üzülmem" derdim. Sonra da Başkan Demirören'e sorardım, 1- Sayın Serdar Bilgili, Ahmet Dursun'u gönderme gerekçesi olarak, Beşiktaş kültürüne uymayan davranışları (Yani yüz kızartıcı suç) gösterdi. Ahmet Dursun'u geri almak Bilgili yönetimine hakaret değil midir? 2- Hani nerede Beşiktaş öz kaynak düzeni? Sokakta ki çocuk nasıl Beşiktaşlı olacak? Sahaya çıkan 11 kişilik Beşiktaş'ta tam 7 tane Fenerli ve Galatasaraylı oyuncu var. Beşiktaş'ta Beşiktaşlı kalmadı. Yazık. Hem de çoook.. 3- 16 kişiyi susturup kamera ışıklarınızı Kıvanç Oktay'ın üzerine çevirtmeniz tek seslilik. Beşiktaş'ta başkanlık sistemi var, Beşiktaş'ta diktatörlük sistemi yoktur.
|