| |
Ecevit özgürleşti ama DSP'yi de öldürdü
'Oh özgürüm' diyen Ecevit'i okuyunca insan ister istemez 'Keşke daha önce özgür kalsaydı.. Keşke zirvedeyken özgürlüğü seçseydi' diyor.. Politik yaşamını 47. yılında değil de 45. yılında Başbakan olarak bıraksaydı güzel bir final olmaz mıydı? Hiç olmazsa siyasi defterinin son yaprağına, 'partisi yüzde 1'lere düştükten sonra politikayı bırakmak zorunda kaldı' diye yazılmazdı.. Defterin son sayfasına, 'Başbakan'dı, zirvedeydi, Türkiye'yi düzlüğe çıkarmak için uğraşıyordu, sağlık durumu bozulunca son noktayı koydu' diye yazılsaydı daha şık, daha anlamlı olmaz mıydı? Politikacıların geleneğinde koltuktan kalkmak, bu kadar yeter demek yok galiba.. Sadece Ecevit mi? Yılmaz da, Çiller de arkalarında halk desteği kalmadığı için gittiler.. DYP yüzde 9.5 değil de yüzde 10.1 alsaydı, Çiller büyük bir ihtimalle bugün hâlâ koltuğunda oturuyordu.. Nedense politikacılar kendileriyle birlikte partilerini de yok etmeden gitmiyorlar.. Şöyle bir düşünün.. Ecevit, Mayıs 2002'de genel başkanlığı bırakacağını açıklasaydı, DSP de kongre yapıp yeni genel başkanını seçseydi, şimdi farklı bir Türkiye'de yaşıyor olabilirdik.. İyi mi olurdu, kötü mü? Bu ayrı bir konu.. Ama DSP açısından çok daha iyi olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.. Her şeyden önce karnıyarık gibi ortadan ikiye bölünmezdi.. Yüzde 20'lerden yüzde 1'lere inerek düşüş rekoru kırmazdı.. Ecevit'i de elleriyle kurduğu, elleriyle büyüttüğü DSP'yi ölüme terk eden lider konumuna sokmazdı.. İki yıl daha o koltukta oturmasının, ne Türkiye'ye, ne partisine, ne de kendine bir yararı oldu.. 'Ecevit efsanesi'ni yine Ecevit bitirdi.. Bundan sonra ne DSP ayağa kalkar ne de ANAP.. Ecevit emekliliği 'Oh özgürüm' diye karşıladı.. Peki ya DSP'liler? Onlar da özgür mü yoksa partileri yüzde 1'lere indiği için tutsak mı? İlçe teşkilatları, il teşkilatları mutlu mu? Yoksa hepsinin kapısına asma kilit vurulmak üzere mi? İnsanlar o binalara umutsuzca mı gelip gidiyorlar? Yoksa hiç gitmiyorlar mı? Ecevit, yasaklar kalktıktan sonra meydan meydan değil, kahvehane kahvehane dolaşarak, iskemle üstünde konuşma yaparak DSP'yi iktidara taşıdı.. Hiç kimsenin yapamadığını yaptı.. 12 Eylül sonrasında CHP'deki arkadaşları ile yollarını ayırdı.. Yanına sadece eşi Rahşan Ecevit'i aldı.. Ne kadro kurdu ne de birilerine danıştı.. Her şeyi kendi yaptı.. Kendi yaptığı için de 'Bu parti benim' dedi.. Peki insan, benim malım dediği partiyi öldürür mü? Ecevit özgürleşti ama özgürleşirken de DSP'yi öldürdü.. Bilmiyorum.. Belki de ölmesini tercih etti.. Politik yaşama son noktayı koyduğum gün böyle bir parti olmasın diye düşündü.. Aksi olsa, yaşatmak için bir formül bulurdu.. DSP'nin yaşaması için kendini feda edebilirdi.. Etmedi.. Bakalım DSP bu haliyle kaldıkça özgürlüğün tadını çıkarabilecek mi?
|