| |
Kendi kalesine gol
Japonya'dan Amerika'ya, Kore'den İtalya'ya kadar hemen her yerde zaman zaman siyasetin itibarı masaya yatırılır... Kimi gün bir seks skandalı, kimi gün bir rüşvet olayı nedeniyle. Ama oralarda, "parti değiştirmelerden dolayı siyasetin itibar kaybetmesi" konusu tartışılmaz. Zira "pek bilmezler." Parti değiştirmek "bize özgü bir siyaset ayıbı."
*** Bugünlerde Almanya'da "siyaset, parlamento, itibar, para" bağlamında çok ilginç bir tartışma yaşanıyor. "Eğlenceli" de diyebiliriz. Olay şu... Alman Parlamento Başkanı Wolfgang Thierse "büyük... Ama çok büyük bir Alman bayrağı" yaptırdı. Ve Alman parlamentosuna astı. Başkan bir süre sonra, internet aracılığı ile bayrağı satışa çıkardı. Bayrak 3.250 Euro'ya satıldı. Para parlamentonun kasasına konuldu. Buraya kadar "hiçbir sorun çıkmadı, tartışma olmadı."
*** Bir süre sonra ise kızılca kıyamet koptu. Dev bayrağı satın alan bir kadındı. O kadın da eski Doğu Almanya'nın "genelevler kraliçesi" idi. Kadın, bayrağı "işyerine" asmıştı. "Bu bayrak bizim birliğimizin sembolü... Genelevde neden dalgalanıyor" diyenler mi ararsınız?.. "Genelev kraliçesinin parasının, parlamento kasasında işi ne" diye soranlar mı?.. "Olay" bir anda büyüdü.
*** Tartışma sadece siyaseti değil genelev kraliçesini de yaraladı. Ve patroniçe bir sabah bayrağı indirdi. "Satıyorum" dedi. "Artırma" sürüyor. Fiyat 11.200 Euro'ya kadar çıktı.
*** Bu defa da "başka bir tartışma" başladı. "Bayrağı satın almak için bu kadar parayı gözden çıkaranın kim olduğu" tartışması. Alman gazetelerine göre: * Bayrağı, bu konunun kapanması için gizli servis satın alabilir. * Ekonomik durumu iyi ve bayrağı çok seven bir Alman isteyebilir. * Ya da genelev kraliçesinin kızları bu konuyu gurur sorunu yapabilirler... Bayrağı satın alıp yine geneleve asabilirler. Bakalım Almanlar'ın "bayrak, siyaset, para, parlamento" tartışması nasıl sonuçlanacak?
*** Almanlar'ı bırakalım ve biz yine "kendi işimize, kendi içimize" dönelim. Şöyle bir görüş ağırlık kazanıyor: "Parti değiştirmeyi kanunla yasaklayalım." "Böyle işler" kanunla önlenmez. "Toplum baskısıyla" önlenir. Kanun çıkarmaya kalkıp da dünyaya rezil olmanın alemi yok.
*** Demokrasilerde "üyeler her ay partiye aidat öder." Partiyi büyük ölçüde "üyeler finanse eder." Ve adayları da "üyeler" belirler. "Parayı veren, elini taşın altına koyan üye" günü gelince hesap sorar. "Bu yolla seçilen kimse" kolay kolay parti değiştiremez. Ayrıca "lider egemenliğini" önleyecek ana yollardan biri de budur. Çıkaracaksak "bunun kanununu" çıkaralım.
*** Tabii günlerdir düşünüyor ve kendi kendimize sorup, duruyoruz: Sayısal ve siyasal güç bakımından hiçbir sorunu olmayan Adalet ve Kalkınma Partisi, CHP'den ayrılan 2 milletvekilini alarak, kendi kalesine bu golü neden attı?
|