Tren devrilince medyada ne kadar raylı sistem uzmanı olduğunu da böylece görmüş olduk. 'Araba devrilince yol gösteren çok olur' sözü boşuna söylenmemiş. İşimiz her olay anında uzman kesilen akıl hocalarına kalacak olsa, bu hadisenin nasıl gerçekleştiğinin temeline inilmeden bir kaç kelle uçurup yolumuza devam etmemiz gerekecek. Halbuki Türkiye'de her yıl binlerce insan seyahat esnasında hayatını kaybediyor. Milli servet çöpe gidiyor, aileler parçalanıyor ve engelli insan sayısı çoğalıyor. Kaybolan hayatların geri döndürülmesi mümkün olmadığına göre bu kazaların azaltılması için neler yapılıyor? Kesin çözüm sağlayacak bir şey yapılmıyor. TC Devlet Demiryolları'ndan (TCDD) 'Hızlandırılmış Tren Projesi' için yola çıktığında, yaptığı çalışmalarını onaylatacak bir makam var mıydı? Yok. Projelerini kendileri yapıyor, ilgili bakanının onayına sunuyor, kaynak ve proje için onay alıp neticelendiriyorlar. Ancak doğru yol bu değil. Benzeri iş yapma trafiği deniz taşımacılığında var. Bir çok açıdan uygunsuz olan limanların 'özel' kaşesiyle faaliyet göstermeleri bundandır. Karayolları Genel Müdürlüğü'ndeki aksaklıkları zaten tartışmaya gerek yok. Havacılık sektöründe sıkıntılar aynı şekilde devam ediyor. Dolayısıyla, Türkiye'de ulaşım sistemlerinde ulusal güvenliği sağlayacak bir otorite yok. Üniversitelerden hocaları uzman koltuğuna oturtup, 'Uzmanlar karşı çıktı' demek de yanlış. Bir çok hoca güncel gelişmelerden haberdar olamadığı gibi eleştirilerini de teoriler ve elindeki verilerle yapıyor. Faydadan çok zararlı bir tablo ortaya koyuyorlar. Bu tarz projelere onay vermek için ne tek başına TCDD ne de üniversite hocaları yetkili konumda olamazlar. Türkiye'de neyin ihmal edildiğini Amerika'dan örnek vererek açıklamakta yarar var. ABD böyle bir kaza meydana gelmiş olsaydı. Devreye Milli Ulaşım Emniyet Kurulu (NTSB-National Transportation Safety Board) derhal girerdi. Kazanın bütün detayları gerçek uzmanlar tarafından inceleme altına alınırdı. Nedenler hakkında kamuoyu sağlıklı bilgilerle ve şüpheye mahal verilmeyecek bir şekilde aydınlatılırdı. Sadece kaza olduğunda değil, TCDD gibi kurumların 'Hızlandırılmış Tren' için yola çıkmaları halinde bile NTSB'den onay almaları gerekiyor. Proje bittiğinde bile üzerinde trenlerin sefere çıkması için de NTSB'nin onayına ihtiyaç var. ABD'de tüm ulaşım modları boru hatları da dahil buraya bağlı. ABD'deki ulaşım emniyetini bu kurum sağlıyor. Herhangi bir kaza olmaması için gerekli önlemleri de alıyor. Sadece ulaşım sistemleri değil, denizdeki ulaşım araçları, Boeing'in uçakları, firmaların otobüsü ya da otomobili de bu kurumun uzmanlarının incelemesinden geçiyor. NTSB'nin onay vermediği ne ulaşım aracı ne de ulaşım sistemleri faaliyet yapamıyor. Ayrıca bir üst kurum olan NTSB, ABD Başkanı'na bağlı olarak çalışıyor. Türkiye'de dikkatle bakıldığında bir tarafta TCDD diğer tarafta hocalar var. Başka makam yok. Kazayla ilgili karar verecek tek yer adli makamlar. Adli makamlarında bilirkişi diye kapısını çalacağı kişilerin ne kadar bu işlerden anlayacağı meçhul. En azından bu son tren kazasının, Türkiye'yi güvenli ulaşım alt yapısına kavuşturacak gelişmelere götürmesi gerekir. Kazayla birlikte ahkam kesip, bir hafta sonra başka şeylerle uğraşmak genel adetimiz. Ancak, böylesine ciddi kazalara götüren nedenleri araştırmayı görev bilecek ve önüne geçecek kurumların oluşturmasında Bakanları Kurulu'na ve Başbakan Erdoğan'a görev düşüyor.