|
|
|
|
|
|
Rahmetliden alacağım var
Bir ruh doktoruydu ama kendisi bir travmayla karşılaştı. Psikiyatr Doç. Dr. Arif Verimli geçen hafta hiç ummadığı ölümlü bir kazaya karıştı. Verimli yaşadıklarını ve hissettiklerini anlattı.
*** "Bu acıların tek sebebi, rahmetli"
Bu ölümü aklımıza kazıyan, Ece'ye çarpan aracı tanınan bir ismin kullanıyor olmasıydı; Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi eski başhekimi Psikiyatr Doç.Dr. Arif Verimli. Verimli, kazayı ve sonrasında yaşadıklarını anlattı Geçtiğimiz Pazar gününü Pazartesi'ye bağlayan gece, saat 01.20 sıralarında talihsiz bir trafik kazası oldu. E-5 karayolu Merter istikametindeki BP benzin istasyonunun önündeki kazada, 50 yaşındaki Şemsettin Ece öldü
* Talihsiz bir kaza yaptınız. Ne yaptınız ilk anda, ne hissettiniz? O anda his diye bir şey olmaz, şok olur. Durumu kavramaya çalışıyorsunuz. Biliyorsunuz ki hızla akan bir otoyoldasınız. Benim orada ilk yaptığım şey arabanın yerini hiç oynatmadan hızla yaralının yanına gitmek oldu. Tabii bu arada da, trafiği yönlendirmeye çalışıyorum. Yaralıyı yolun ortasında bulduk, arabanın durduğu yerle yaralının bulunduğu mesafe 10-12 metre. Yaralının genel durumu nasıl diye bakıyorum, öbür taraftan da 112 ile polis çağırdım. Polis çok hızlı geldi, 2 dakika içinde. Eşim şaşkın, yolun ortasında duruyor, yüzü gözü kan içinde, millet gelip ona çarpacak... Akut bir şok öyküsü, sadece belli bir konuya odaklanıp başka bir şey düşünmüyorsunuz.
* Bir insana çarptığınızın farkında mıydınız? Kesinlikle hayır. Eşim "Ne oldu" diye bağırıyordu, ben kontrolden çıkanarabayı toparlamaya çalışıyorum.Yani çarpışma anıyla, benim frene basma anım aynı. Çünkü bir otoyolda mesafeniz ister istemez birkaç metre. Sağ tarafımda kalan arabanın arkasından çıkıp da benim önüme gelmesini görmüyorum ben. Çünkü perdelenmiş vaziyette. Benim yanımda, önümde değil. 0,01 saniyelik bir sürede oluyor her şey.
* Siz nereden dönüyordunuz o gece? Bolu'dan dönüyorduk, eve gidiyorduk Bakırköy istikametine. Yolun son kilometrelerindeydik.
* Polis geldi, sizi karakola götürdüler... Ne yapar insan, suçsuzluğunuzu ispata çalıştınız mı? Ben olaya çok vakıfım. Karşı çıkış bile olsa aklımdan geçenin ötesinde bir şeye inanmam, gaza gelmem hiçbir şekilde. Objektif verilerle bakarım. Yayanın kesinlikle girmesinin yasak olduğu bir otoyolda ve en sol şeritte bir canlı... Böyle bir şey olamaz. 50 yaşında bir insan bu kararı veremez. Bizim ulusumuzun çok enteresan bir yanı var; 100 metre yürümektense, 10 metre tehlikeli yürümeyi tercih eder.
* Kaç kilometre hız yapıyordunuz? Gözüm ekranda değil, hızımı da ölçüyor değilim ama otoyol ve sol şeritte, orada ne hızlı gidebilirsiniz, ne de yavaş. İnanın benim arabam Bolu otoyolundan oraya gelene kadar, boş otoyolda bile 130'u geçmedi. Enteresan bir fenomen var. Arabanın insana temas ettiği alan, yer itibariyle bakıldığı zaman kişinin koşarak geldiği ve bir buluşma gerçekleştiği anlaşılıyor. İkinci bir şey daha var; bizim ön cam patladı, temas yüzünden. Ön camdan çıkan parçalar eşimin gözüne geldi. Refleks olarak gözünü bile kapayamamış. Yani olay saniyenin çok çok altında bir zaman içinde gerçekleşti. Karşıdan birisini görüyorsunuz da, o koşuyor, geliyor, böyle bir olay yok! Akan trafik içinde anında sollayan, sizinle algılama mesafenizin 25 santim bile olmadığı bir durum. Ben 30 yılı aşkındır trafikteyim, başıma hiç böyle bir şey gelmedi.
* Ölen kişinin ailesiyle görüştünüz mü? Ben kendileriyle görüşmeyi istiyorum. Bu ilişki zorunlu. Her ne kadar kendimi suçlu hissetmesem de, karşımda acı çeken insanlar var. Ben de çok acı çektim, hala da çekiyorum, ne kadar çekeceğimi de bilmiyorum. Her şeyim çok etkilendi. Örneğin, kaza günü bakmam gereken hangi hastalara bakamadığımı bilmiyorum. Onlar nereden gelmişlerdi, onların başlarına neler geldi, bir gün gecikmeden ötürü onlar neler yaşadı...
* Ya onlar sizinle görüşmeyi reddederse? Olabilir, ama ben hiç öyle beklemiyorum. Acıları olabilir, bana küfredebilirler, bana kızabilirler ama bu tamamen yanlış. Çünkü karşımızda vefat eden bir kişi var. Vefat eden kişiye öfke kusamayacağımıza göre... Bu sorunların başa gelmesinin tek sebebi rahmetli. Bu bir suçlama değil. Ölmüş bir kişinin arkasından konuşmak inançlarımıza ve toplumsal düşüncemize göre doğru değildir. Ama bu çektiklerimizi bana, kendi ailesine ve çocuklarına yaşatmamalıydı. Benim kendisinden manevi alacağım var.
* Kaç çocuğu varmış Şemsettin Ece'nin? İki oğlu varmış, 17 ve 18 yaşlarında.
* Kanunlar ne diyor, suçlu bulunabilir misiniz? O benim profesyonel bilgimin dışında. Ben bir Türk vatandaşıyım, herkese yapılan işlem bana da yapılacaktır. Ama suçlu olmadığımı biliyorum.
İlknur Kızıltoprak
|
|
|
|
|
|
|
|
|