Sesli kirlilik: Gürültü
Neler çekiyorum bilmiyorsunuz. Hava ciddi ciddi sıcak artık. Ben canım balkonuma çıkamıyorum. Akşam şöyle püfür püfür oturamıyorum. Çıldırmak üzereyim. Kâh dağlara çıkıp denizler aşayım, kâh camı açıp avazım çıktığı kadar yeter diye bağırayım diyorum. Diyorum da ne oluyor, ben söylüyor, söyleniyor, ben dinliyorum. Gürültü kesilmiyor ve kısalmıyor. Bizim evin aşağısında bir eğlence merkezinden (!) geliyor gürültü... Her geçen gün dozu daha da artarak. Yemin ederim her akşam "bunlar garanti kapının önünde çalıyorlar" zannıyla pencerelere koşuyorum ve yanıldığımı anlıyorum. Evet, orkestra kapıda değil ama, müzik adı altında yaptıkları şey beynimin tüm kıvrımlarına nüfuz ediyor. Başlarda pek umurunuzda olmuyor. Ama günler ilerledikçe sinir katsayınızdaki ani çıkışlar sizi bile şaşırtabiliyor. İnsanın keyifli günü var, keyifsiz günü var. Her gece, haydi eller havaya moduna girilmez ki... Vallahi şarkılardan soğudum. Bunların yüzünden bir şey dinleyesim, dinlediğimden keyif alasım kalmadı, bırakmadılar.
Gürültü sebebiyle Barbaros'la birbirimizi duymak bile mümkün değil. Aşağıda program coşmuş, durdurabilene aşkolsun. Sürekli şu durumdayız "efendim, anlamıyorum, ne dedin..." Yani konuşmayı bilen iki insan arasındaki iletişime nokta koydu bu arkadaşlar. Program günün moda şarkılarıyla başlıyor, araya iyi ki doğdunlar karışıyor, haydi eller çağrısıyla devam edip gidiyor. Sen bu kadar söyleyip, kulak kanallarını yerle yeksan ettikten sonra da o eller havaya kalkmıyorsa artık ben ne diyeyim. Hem siz coşun, elleri kaldırın ya da indirin paşa gönlünüz bilir de, bize de bu kadar yansıtmayın, değil mi...
Sevgili okurlar yine de bu coşkuyu sineye çekip, sabır sergilerdim ama gecenin ikilerini aşınca sigortalarım tümden attı. Derdimi hangi ummana dökeyim bilemiyorum. Uyku treni kaçtı yakalayamıyorum. Eminim İstanbul'un da, yoğun gece ve eğlence yaşamı olan başka iller ve tatil beldelerinde yaşayan vatandaşın da ortak sorunudur çektiklerim. Çevreyi, etraftaki evlerde yaşayanları düşünmek zorundasınız. O evlerde güçlükle uyutulan bebekler, ertesi sabah horozlarla uyanıp işe gidecek insanlar, hastalığının acısını dindirmeye çalışan dertliler var.
Geçen gün haberlerde seyrettim. Yetkililer ünlü eğlence mekânlarında gürültüyü ölçüyorlar. Sonuçlar olması gerekenin üzerinde... Yani öz cümle, mekânı ziyaret edenler felekten bir gece çalıyorlar, etrafta oturanlar da feleklerini şaşırıyorlar.
|