Fıtık oldum!..
Geçen hafta, perşembe sabahı sızının okkalısıyla güne başladım ama pabuç bırakmayacağım, inadım inat... Belimin orta yerinden kuvvetli sinyaller alıyorum, olsun, umurumda değil. O vuruyor ben aldırmıyorum, o bastırıyor ben iç çekip çekip yokmuş gibi yapıyorum. Gün öğleni bulduğunda, sızı acıya dönüşüyor. "Hadi hadi, bir şeyin yoktur senin" diyerek aklımca acıyı hiçe sayıyorum. "İşin, gücün var, giyin, çık dışarı. Geçen gün aldığın o yeni eteği giy, altına da topukluları çek, bak bir şeyin kalıyor mu?" İç sesimi haklı buldum, gaza da gelerek bir heves giyinip çıktım dışarı. Oraya git, buraya uğra, şunu hallet derken saatler akşam üstüne nasıl da çarçabuk varırken, belimdeki acı oldu mu bana sancı... Her adımda ayrı eğilip bükülmeye başladım. İnanmazsınız gözlerimden yaş geldi. Neyse zor da olsa, evin yolunu buldum şükür... Kapıdan girerken, bir daha topuklunun hiçbir türlüsünü giymeyeceğime and içtim. Sabah, sızıya bıyık altından gülen, takmayan ben, mümkün olsa saygısızlığım için özür dileyeceğim. Ama bu işler öyle özürle, mözürle olmuyor. "Belim ağrıyor ama fifikoş çok hoş olayım gerisi boş" zihniyetiyle hareket eden herkesi bekleyen mukadderata kavuşuyorum.
Sancıyı azaltmaya ne divanların yumuşak kucağı, ne de yatağımın tatlı sert yüzeyi yetmiyor. Boylu boyunca yapıştığım parke derde az da olsa derman katıyor. Acil servisin yani Barbaros'un da eve gelip, ağzıma tıktığı bir-iki ilaç ve bol inlemeyle gece nihayete eriyor.
Sabah suratım bin karış... Bu sefer ortaya gelen, en alevli karışık cinsten... Yani yakıcı sancı üstü doktor korkusu... Doktor ne diyecek, ne teşhis koyacak?.. Bir de kurarım ki, bildiğiniz gibi değil. Ama kaçış yok, doktora varılacak. Buruşturulmuş bir sayfa kağıt gibi MR'a giriyorum. Hareket etmemek lazımmış. Doktor hanım neredeyse psikolog çağıracak. Halimden utanıp toparlanıyorum, kuvvetlice de burnumu üstünüze afiyet silip hazır hale geçiyorum. Bitemeyecek gibi gelen uslu dakikalar geçirdikten sonra "işlem tamam" diyorlar. Sıra neticeye geliyor, "Bel fıtığı ama başlangıç, endişelenmeyin..." Soruyorum, "ne yapacağım?" "Topuklu giymek yok. Koltuktan kalkarken ellerle destek alıp ağırlığı kollara vermek lazım. Ani hareketler, yüksek yerlere uzamalar yok. Eğilme işine gelince, dizler kırılacak, bel bükülmeyecek. Sert bir yerde yatmak faydalı, dizlerin altına yastık da konulabilir. Kaykılarak oturmak zararlı, sırt dik olacak. Bazı egzersizler var tabii ama sırt üstü yüzmek epey fayda sağlar. Ayrıca daha da kilo vermelisiniz. Hiçbir şey yapamazsanız, yürüyün."
Sevgili okurlar, fazla kilo, hareketsizlik ve aniden yapılan ters hareketler bele feci zararlı imiş. Bel fıtığı başlangıcı teşhisi konulan benden size duyurulur. Bu arada her şeyin başı da sağlıkmış, bir kere daha anladım...
|