|
|
En güzel manzaralı kebapçı
Hamdi Et Lokantası, Eminönü'nde, Mısır Çarşısı'nın hemen arkasında bir teras katında hizmet veriyor. Önündeki caddeden her gün geçen on binlerce kişi, buradan manzaranın ne kadar etkileyici olduğunu hayal bile edemez. İçine girip görmek lazım
Dünyanın birçok ülkesini, pek çok güzel kenti gördüm. İstanbul kadar güzeli yok. Hayır, bu şehirde doğduğum, burada büyüdüğüm, burada yaşadığım için değil. Ayrıca tek başına doğal güzelliği açısından da değil. İstanbul'un nasıl bir kent olduğunu, bundan birkaç yıl önce burada ikinci kez konser vermeye gelen, Kuzey Avrupa Yahudilerinin müziği, "Klezmer"in en önemli temsilcisi Giora Feidman çok iyi ifade etmişti: "İstanbul da Kudüs gibi", demişti klarnet ustası Feidman, "her ikisinde de binlerce yıllık tarih, kültür, onların adeta ruhuna işlemiş. İnsanda bambaşka duygular uyandırıyor..." Cafe ve restoranlar genellikle Beyoğlu, Boğaz, Ulus gibi semtlerde en güzel manzaralı yerlerde toplanmıştır. Güzellikleri kesinlikle kanıksanmayan, ancak bir ölçüde alışılmış bu manzaralı mekanların dışında kente farklı açılardan bakan yeni yeni yerler de ortaya çıkmaya başladı. Örneğin yıllarca giderek köhneleşen Galata'da işletmeye açılan tek tük çatı katı restoranından, Haliç'in eski İstanbul'a bakan yakası insanın nefesini kesen bir görünüm sunuyor. İstanbul'un yiyecek içecek merkezleri Boğaz'ın her iki kıyısında, Beyoğlu yakasında, bir ölçüde de Kadıköy civarında toplanırken, tarihi yarımada, özellikle de bu bölgenin manzaralı tepeleri bakir kalmıştı. Birkaç yıl önce yaz aylarında Sepetçiler Kasrı ve bahçesindeki "Hammam" İstanbul'a yeni bir soluk getirdi. Başlangıçta civar işyerlerinde çalışanların ve çevre esnafının bildiği Eminönü'ndeki , Hamdi Et Lokantası da ağızdan ağza tanıtılarak ünlendi. İşte bu hafta, birkaç yıldır bir türlü gidip yemek yeme fırsatını bulamadığım Hamdi restoranı size tanıtmak istiyorum. Mısır Çarşısı'yla otobüs durakları arasında yer alan Hamdi Et Lokantası beş katlı bir binaya yayılmış. 240 kişi kapasiteli olduğunu öğreniyorum. Giriş katı bundan bır süre önce açılan ve dışarıya da satış yapılan baklava ve diğer tatlıların satıldığı kısım. Bir üst katta fazla kalabalık olmayan gruplar için bir "VIP" salonunun bulunduğu söylendi. Teras dışında diğer katlar yaz aylarında kapalı. Güneydoğu kebap çeşitlerinin bulunduğu bu lokanta, sahibi Urfa-Birecik doğumlu Hamdi Arpacı'dan adını almış.
HALİÇ'İN DOYUMSUZ MANZARASI Hamdi lokantasının en büyük kozu, terası. Özellikle gün boyu mahşer gibi kalabalık olan Mısır Çarşısı civarından geçerken hiç tahmin edilemeyecek bir manzarası var buranın. Sol tarafta Rüstempaşa Camii'nin kubbelerinden başlayarak göz alabildiğine Haliç'in Galata kıyılarını, Atatürk ve Galata köprülerini, Karaköy rıhtımı ve Boğaz ile Üsküdar sahillerini tepeden gören, yazın serinletici poyrazına açık emsalsiz bir teras burası. Boğaz'dan en sakin günlerde bile püfür püfür esen rüzgar istendiğinde son sistem katlanarak açılabilen bir cam sistemiyle terasın içine buyur edildiği gibi, gereğinde camlar kapatılarak fazla esintiden korunmak da mümkün. Benim gittiğim gün NATO toplantısının ilk günüydü. Hamdi'nin önünden itibaren Sirkeci yolu ve Galata Köprüsü tümüyle trafiğe kapatılmıştı. İstanbul'da birçok işyerinin tatil edildiği bir gündü. Belki bu nedenden ötürü, Hamdi'nin menüsünde daha önce methini duyduğum hiçbir Güneydoğu tencere yemeği yoktu. Sadece kebaplar yer alıyordu. Lahmacun ve içli köfteler oldukça iyiydi. Ancak doğrusu kebapların fazla övülebilecek yanını bulamadık. Daha sonra internet'te okuduğum, ünlülerle ilgili, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in İstanbul'a geldikçe Hamdi'den kebap getirtmesi ya da Ahmet Altan'ın yeni kitabını Hamdi'de kutlaması gibi bilgiler de bu izlenimimi değiştirmedi. Kebapların ortak özellikleri hemen tümüyle acısız oluşlarıydı. Ayrıca ilk kez kebaba tuz serpmek ihtiyacını da burada duydum. Ancak beni asıl rahatsız eden şaraplarla ilgili durum. Hamdi'de sadece Kavaklıdere'nin şarapları bulunuyor, hatta şarap menüsünü de Kavaklıdere bastırmış, fiyat kısmını boş olarak vermiş. En pahalı kebabı 10-12 milyon lira olan bu restoranda en ucuz Kavaklıdere şarapları 27 milyondan başlayıp 95 milyona çıkıyor. Müşterilerinin önemli bir bölümü yabancı turistlerden oluşan Hamdi'de, bu fiyatların genellikle kebabın yanında rakıyı tercih eden Türklerden çok, yemekte şarap içme alışkanlığı olan yabancıları hedef aldığı düşüncesini bende uyandırdı. Yemek üstüne yediğim künefe ise oldukça iyiydi. Midemde yer kalmadığı için baklavalarını deneyemedim. Ancak başka masalara götürülürken hiç de fena görünmüyorlardı. Hamdi Et Lokantası'nın terası, özellikle İstanbul'un giderek artan temmuz sıcaklarında olağanüstü manzarasıyla farklı bir yemek alternatifi oluşturuyor.
Deniz Erbil
|