|
Amerikan sinemasının en iyi örneklerini seyrettik
|
|
İki yüzü aşkın film arasında hangisi sizin favorinizdi? 1 Haziran 2003-1 Haziran 2004 tarihleri arasında vizyona giren başarılı yapımları bir araya getirdik. Hafızamızı tazeleyelim
Geçen mevsim içinde ülkemizde 200 film gösterime çıktı. Bunlardan 17'si yerli yapımlardı. Geriye kalan 180'i aşkın filmi şöyle kuşbakışı gözden geçirerek tüm bir yılı size hatırlatmak ve sonunda 'En İyiler' listemi vermek istiyorum. Sİ-YAD'ın yaptığı gibi, 1 Haziran 2003-1 Haziran 2004 arası gösterilmiş filmleri dikkate alarak... Amerikan filmlerinin büyük çoğunluğu oluşturduğunu söylemek yeni bir şey olmayacak. Ancak bu yıl Hollywood'a birçok alternatif de çıktı. ABD damgalı polisiyelere bir bakarsak, Spike Lee'nin "25. Saat", Richard Kelly'nin "Donnie Darko", Ron Shelton'un "Dark Blue-Hesaplaşma", Liliana Cavani'nin "Ripley'in Cinayetleri" gibi filmlerinin ön plana çıktığını görürüz. Ardından Joel Schumacher'in "Telefon Kulübesi", Ridley Scott'un "Matchstick ManÜçkağıtçılar", Mike Figgis'in "Cold Creek Manor-Kabus", William Friedkin'in "The Hunted- Başkaldırış", Ron Shelton'un "Hollywood Polisleri",Gary Gray'in "İtalyan İşi", Philip Kaufman'ın "Twisted-Girdap" gibi filmleri geliyor.
Dünya ve tarih içinde serüvenler Kimi filmler başarı kazanmış yapımları sürdürüyordu: McG imzalı "Charlie'nin Melekleri: Tam Gaz", John Singleton imzalı "Daha Hızlı, Daha Öfkeli", Jan de Bont imzalı "Lara Croft: Yaşam Kaynağı", David Dobkin imzalı "Şangay Şövalyeleri" gibi... Kimi yapımlar önümüze savaşın korkunçluğunu getirmeye çalıştı: Antoine Fuqua'nın "Güneşin Gözyaşları", John McTiernan'ın "Basic-Kuraldışı" filmleri gibi. Kimileri tarihin derinliklerine eğilen görkemli epiklerdi: Wolfgang Petersen'in "Truva", Edward Zwyck'in "Son Samuray", Peter Weir'in "Dünyanın Uzak Ucu", Gore Verbinsky'nin "Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti", Anthony Minghella'nın "Soğuk Dağ" filmleri gibi... Gary Ross'un "Sea Biscuit-Zafer Yolu" yapımı 20. yüzyıl başlarının Amerika'sına eğilirken, Robert Rodriguez'in "Bir zamanlar Meksika"sı aynı dönemin Meksika'sında geçiyordu.
Tarantino'nun büyük başarısı Quentin Tarantino, iki bölüm halinde gösterilen "Kill Bill"le polisiye, Uzakdoğu döğüşleri, gangster, fantastik, mistik, canlandırma gibi türleri harmanlayan özgün bir yapımla başdöndürdü. Kimi filmlerse fantastik tür sınırlarına yaklaşan, hatta aşan ve mistik öğelerle donatılmış serüvenler anlattılar: Mathieu Kassowitz'in "Gothika", Danny Boyle'un "28 Gün Sonra", Jamas Mangold'un "Kimlik", Brian Helgeland'ın "The Sin-Eater- Günahların Bekçisi", Eric Bress'in "Kelebek Etkisi" gibi...
Fantastik dünyaların filmleri Fantastik sinema yine gözdeydi. Öncelikle çağımız sinemasına damgasını vuran iki büyük seri, üçüncü ve son filmleriyle bütünlenerek sinemaseverleri mest ettiler: Peter Jackson'un "Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü" ve Wachowski biraderlerin "Matrix: Revolutions" filmleri, bu ünlü serileri hayırlısıyla tamamlayarak gittiler. Aynı şey, bu kez Jonathan Mostow imzasını taşıyan "Terminator 3: Makinelerin Yükselişi" için de söylenebilir. David Richard Ellis'in "Son Durak-2", Richard Donner'in "Zaman Ötesi" gibi filmlerinin yanısıra, kimi çizgi-roman uyarlamaları geldi: Ang Lee'nin çok ilginç olmayı başaran "Hulk", Len Wiseman'ın "Karanlıklar Ülkesi" gibi. Kimi filmler fantastik edebiyatın birçok kahramanını ayni hikaye içinde biraraya getirdi: Stephen Norrington'un "Muhteşem Kahramanlar", Stephen Sommers'in "Van Helsing" filmleri gibi... Kimileriyse asıllarını aratan yeni-çevrimler oldu: Glen Morgan'ın "Willard'ın Fareleri", Zack Synder'den "Ölülerin Şafağı"...
Bizi güldüren filmler Amerikan sinemasında komedi her zamanki gibi verimli bir türdü. Shawn Levy'nin "Yeni Evli" ve "Sürüsüne Bereket", Adam Shankman'ın "Başımın Belası", Andrew Fleming'in "Çılgın Dünürler", Mark S. Waters'ın "Çılgın Cuma", Fred Schepisi'nin "Babalar ve Oğulları", Martha Coolidge'in "Prens ve Ben" gibi filmleri türe birşey katmazken, çok daha iyileri çıkageldi: Tom Shadyac'ın "Aman Tanrım!", Peter Segal'ın "Anger Management- Asabiyim" ve "İlk 50 Öpücük", Peter Farrelly'nin "Takıldım Sana", Richard Linklater'in "School of Rock-Hababam Rock"... Kimi filmlerse eskinin parlak salon komedilerini yenilemeyi nerdeyse başardılar: Joel Coen'in "Dayanılmaz Zulüm", Peyton Reed'in "Down with Love-Aşka Veda", Richard Curtis'in "Love Actually- Aşk Her yerde", Mike Newell'in "Mona Lisa Gülüşü", Nancy Meyers'in "Aşkta Herşey Mümkün", Kevin Smith'in "Jersey Girl- Babasının Kızı" gibi... Deneyimli James Ivory Paris'te çektiği "Le Divorce- Boşanma"da Fransız usulü bir zarafeti yakalamaya çalışırken, David Zucker de "Korkunç Bir Film-3"le yorgun bir seriye hayat vermeyi denedi.
Dramlar ve insan öyküleri Daha ciddi dramatik türde filmler de vardı. Örneğin kimi roman uyarlamaları: Philip Noyce'nin "Sakin Amerikalı", Clint Eastwood'un "Gizemli Nehir", Gregor Jordan'ın "Buffalo Soldiers-Acemi Askerler", Robert Berton'un "İnsan Lekesi", Gary Fleder'in "Jüri" filmleri gibi... Kimi tarih, askerlik, hukuk ve siyaset konularında tartışmacı bir tavır içeren bu önemli filmlerin yanısıra, gerçek olaylardan yola çıkan Alan Parker imzalı "Ölümle Yaşam Arasında" veya Patty Jenkins imzalı "Monster-Cani" gibi filmler çıkageldi. Yine Philip Noyce'nin "Çit", Catherine Hardwicke'nin "Onüç", Andy Tennant'ın "Sweet Home Alabama-Beni Unutma" gibi yüreğe dokunan filmler vardı. Jane Campion "İn the Cut-Tutku Esirleri"nde kadın açısından cinselliğe yürekli bir bakış atarken, Mel Gibson din tarihinin derinliklerine dayanan ve kendi açısından yine cesur bir film yaptı: "Tutku- Hazret-i İsa'nın Çilesi". Mevsimin son günlerinde çıkagelen Alejandro Amenebar imzalı "21 Gram" ise sinemayı ciddiye alan herkesi derinden etkiledi.
Bağımsızlar ve belgeseller Amerikan sinemasından hiçbir kategoriye sokulamayacak kimi bağımsız yapımlar da geldi: Dylan Kidd'in "Düzenbaz Roger", Shari Springer'in "American Splendor-Görkemli Hayatım" filmleri gibi... Piyasa bu yıl ilk kez kimi belgeseller de gördü. Oliver Stone'un Fidel Castro üzerine "Son Efsane", Errol Morris'in "100 Yılın itirafları" ve de bir Alman yapımı olan Carlo Rola imzalı "Nazi Hırsızları" gibi...
Canlandırma örnekleri Ve çoğu Amerikan kökenli canlandırma örnekleri bu yıl bol bol geldi ve küçüklerin yüzünü güldürdü. Francis Glebas'ın "Piglet: Winnie the Pooh ve Arkadaşlarının Yeni Maceraları", Patrick Gilmore-Tim Johnson ikilisinin "Sinbad-7 Denizler Efsanesi", Andrew Stanton'un "Nemo, Kayıp Balık", Aaron Blaise-Robert Walker ikilisinin "Ayı Kardeş" gibi filmleri. Kimilerinde ise insanlar ve çizgi karakterler iç içe ve yan yanaydı: Joe Dante'nin "Looney Tunes: Maceraya Devam", Raja Gosnell'in "Scooby Doo 2: Canavarlar Kaçtı", P. J. Hogan'ın "Peter Pan"ı gibi... Bu alana bir de parlak Fransız katkısı oldu bu yıl: Sylvain Chomet'nin "Belleville'de Randevu"su.
|