Turizmde arazi tahsislerinde uygulanan şeffaf yöntem medyada ön plana çıkmış. Şeffaflığa özlem duyan bir toplumun yüreğine su serpecek gelişme olduğundan öne çıkarılması doğal. Ancak, bu uygulamanın alt detayında yer alan parası olan, paraya bastıran ya da adamı olanlara tahsisat yerine, rakamsal gücü olmakla birlikte turizm yeterliliği olanlara yatırım için turizm alanı verilmesi farklı açılımlar getirecektir. En önemlisi turizmde ucuzcuların yanına, paralı ve kaliteli turistlere de hitap edecek tesislerin doğacaktır. Önceden tahsisatlar adamı olanlara yapılınca bir çok tesis parasızlık yüzünden tur operatörlerine aylar öncesinde ucuza pazarlanıyordu. Tesisler için pazar çalışması yapılmıyordu. Hatta turizm yeterliliği olmayan, sektörü tanımayan bazı kişiler kriz döneminden bir çıkış düşüncesi olarak tesislerin işletmesini başkalarına devretmek zorunda kaldı. Şimdi dikkat buyurun; Turizm yatırımcıları 'sosyal ve teknik altyapıya katılım' için yapılan açık artırmada en yüksek teklifi 24 trilyon 750 milyar lira ile Belek G7 golf alanı için vermişler. Yani yurtdışında turistin kaymağını çekecek bir yatırım alanı öne çıkmış. Şimdi bu bölgeleri top yekün olarak turizme hazırlamak gerekir. Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun, aylardır ifade ederek gerçekleştirdiği 'açık artırma' yöntemiyle arazi tahsisi yapması neticesinde hem devletin kasasına fazla para girdi, hem de insanlar siyasilerin peşine koşup sağa-sola para harcamak zorunda kalmadı. Aynı uygulamanın devam etmesi, alengirli görülen özelleştirme, tahsisat, ihale gibi diğer kalemlere de şeffaf yöntem olarak yansıması hoş olmaz mı?