Gevşedim mayıştım korkuyorum!
İçim geçmiş sevgili okuyucular! Bal, zencefil, limon kokuları arasında, birisi kafama masaj yaparken, ellerimde sıcak taşlarla uyuyakalmışım. Avrupa Yakası'nın çekimleri, bu sezon için sona erdi. Merak etmeyin siz 23 Haziran'a kadar çektiğimiz bölümleri seyredeceksiniz. Ama biz, eylüle kadar kuşlar gibi özgürüz! Uzun çalışma dönemlerinin sonunda ortaya çıkan aptallık içinde, yorgun, bitkin, sebepsizce gergin, ööyle oturmuş boş boş, sabit bir noktaya bakıyordum ki...
GEVŞEMEK İÇİN BİRKAÇ SAAT Beni Hillside Etiler'in yeni 'spa'sına davet eden telefon geldi. 'Spa', biliyorsunuz sağlık, masaj, güzelleşme kompleksi demek. 'Uzakdoğu hamamı' falan da diyebilirsiniz, hani illa 'oturgaçlı götürgeç' bir bakış açınız varsa. Efendim masaj, cilt bakımı yaptırmak, gevşemek ve güzelleşmek için birkaç saat ayırabilir miymişim? Dedim ki, "Siz dalga mı geçiyorsunuz!" Öyle demedim tabii, sakin davranmaya çalıştım! Ertesi gün, havlu kimonom, havlu terliklerimle Bali'deydim! Bali değil tabii, Etiler. Ama kokular, dekorasyon, Bali'li kızlar, müzik... Endonezya toprağı diyebiliriz. Bir nevi konsolosluk sayılır yani. Önce zencefilli limonata ikram ettiler. Nefisti. Hanım bir kadın olsam tarifini alırdım ama yok işte, yok!
KIZLAR TANIDIK ÇIKTI Bu arada, Bali'li kızlar tanıdık çıkmaz mı! Beş yıl kadar önceydi. Her Türk çifti gibi biz de balayı için Bali'yi tercih etmiştik. Orada, 'Chedi' isimli otelin spa'sını, bir methettiler, bir methettiler. Biz de gidip denemiştik. İşte kızlardan biri Chedi'nin çalışanıymış İstanbul'a gelmeden önce. Her Türk gibi tanıdık bulduğuma sevinerek, zengin bir mönüden, vücuduma yapılacakları seçtim. Mönü derken, hakikaten iştah açıcı bir durum var. Örneğin hindistancevizi ve sütle yapılan nemlendirici bakım, fındık parçaları ve salatalıkla yapılan peeling, vücudu avokado, bal ve süte bulayarak nemlendirme işlemi... Açık büfe tarzı güzelleşme. Türlü türlü masajlar, yüz bakımları, hatta saç bakımları... Ben, kahve, pirinç unu ve sütle yapılan vücut bakımını denedim önce. Bütün vücut, bu vıcık vıcık ama şahane kokan bulamaçla kaplanıyor. Üstünüz örtülüyor. Sonra bir uyku basıyor ki...
MÜŞTERİ EL ÜSTÜNDE TUTULUYOR Hiç ayıp oluyor, uyumayayım diye de düşünmüyorsun. Yaşasın Uzakdoğu kültürü! Bölgenin insanıyla tanışmış olanlar bilir. 'Müşteriye hizmet'ten çok 'müşteriyi el üstünde tutma' kültürü hakimdir. Masaj yapan kız, sorduğu sorulara verdiğim bütün cevapları ya yılın esprisi ya da bilgelik dolu, değerli mesajlar olarak algılıyor. - İlk defa mı kahve bakımı yaptırıyorsunuz? - Evet, ilk defa. Kız kıkırdıyor. Evet komiğim ben, dünya çapında komiğim hatta! - Vücudunuzu sardım, her şey iyi mi? - Evet, kahve süper kokuyor. Kız öyle bir "Aaa eveeeeet" diyor ki, kendimi yaşamın anlamını açıklamış gibi hissediyorum! Evet, ben Buda'yım!
BEN BİTTİM! Kahve hikayesini, bal, limon, pirinç tozu, havuç ve salatalıkla yapılan yüz bakımı izliyor, masaj eşliğinde. Ardından coşup, bir de taş masajı yaptırıyorum. Hani çakraların üzerine sıcak-soğuk taşlar konarak yapılan trendy olay! Spa kültürüm konusunda alçakgönüllü olamayacağım. Her seyahatte spa'lara gitmeye çalışırım. İstanbul'dakilerin çoğunu da denedim. Bu son gittiğim hakikaten çok iyi. Kızlar işi biliyor. Yalnız ben bittim! Yaratıcı enerjimin bağlı olduğu, hırs, gerginlik, saldırganlık gibi duygular yok oldu. Pelte gibi, şeker şurup gibi bir insanım artık. Bu masaj merakı benim kariyerimi bitirecek ya, bakalım ne zaman!
|