kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

O cezaevine dokunmayın...

Doğu'ya özgü bir "ironi" bu herhalde. Mekanların içinde yaşananlarla, mekanların adları arasında derin çelişkiler olması...
İsmi sade yaşamla özdeşleşmiş, bütün felsefesini hayatın sade bir şekilde yaşanması üzerine kurmuş düşünürlerin adı, son derece lüks lokantalara verilir mesela.
Ya da Ankara'nın en gösterişli caddesinin adının, dünyanın ekonomik krizle en çok anılan ülkelerinden Arjantin olması gibi.
Veya bir şehirde üst sınıfa ait yaşama tarzını temsil eden bir semt veya sokak adının, bir başka şehirde açlık sınırında yaşayan hayat tarzlarına ev sahipliği yapması gibi.
Irak'taki Ebu Garip Cezaevi de, "büyük güçler"in "gariplerin evi"nde düştüğü kabul edilemez durumun adı oldu işte.
Müthiş savaş teknolojisi, insanlığın yüzlerce yıllık kazanımı olan kavramlar ve dünyaya vaat edilen büyük düzen, geldi ve "gariplerin evi"nde bütün iddialarını yitirdi.

***

Başkan Bush, Ebu Garip Cezaevi'nin yıkılacağını söylemiş...
Bu derece kötü anıların, insanlık için utanç verici tabloların ortaya çıktığı bir yeri yeryüzünden silmek, insanlığın hafızasından kazımaya çalışmak, yeterince kötülükle dolu olan bir dünyada akılcı bir yaklaşım gibi gözünüyor ilk anda.
Öyle ya, iyilik ve kötülük hakkındaki bunca bilgiye rağmen, iyiliğin sesi kısık, kötülük ise bulaşıcı hala bu dünyada...
Fakat bence Ebu Garip yıkılmamalı, böyle kalmalı, sonsuza kadar, yaşatılabildiği kadar yaşatılmalı... Ve insanlık buraya baktığında her zaman, bilginin, teknolojinin, refahın ve ihtişamın insanlık değerlerini ayakta tutmaya yetmediğini hatırlamalı.
Dünyada üretilen bunca teknoloji, bunca dünya düzeni teorisi, bu kadar ekonomik değer, bunca üstünlük yaratmaya yarayan mekanizma varken, insanoğlu, kendinden olana, hem de en savunmasız anında bunca kötülüğü yapabileceğini, üstelik bu kötülük unutulmasın ve geleceğe kalsın diye bunun fotoğrafını çekebileceğini gösterdi ya, öyleyse, insana insanın bu vahşeti sürekli hatırlatılmalı, insanlık bilinci bu vahşeti sonsuza dek bir "yara" gibi taşımaya mahkum edilmeli ki, insanın güç ya da teknolojik ihtişamla değil, ancak bazı değerler yoluyla "insan" sıfatını taşımaya layık olabileceği unutulmasın.

***

Bugünden sonra "insan bilinci"ne yapılabilecek en büyük iyilik, Özgürlük Heykeli ile Ebu Garip'in fotoğraflarını yan yana basmak ve insan bilincine, "özgür olmanın değeri varsa Ebu Garip olmamalı" ve "Ebu Garip varsa kimse için yeryüzünde özgürlük yoktur", ilkesini bir değer olarak yerleştirmektir.
Demokrasinin, hukuk devletinin ve insan haklarının soyut şeyler olmadıkları, herhangi bir kültürün ya da coğrafyanın özel mülkiyeti olmadıkları hatırlanmalıdır. Bunlar, insanın insanca yaşama seviyesini artırdığı için değerli ve anlamlıdır.
Ama bu değerler adına yapılan uygulamaların bir yerinden bile olsa, sadece birileri tarafından gerçekleştirilmiş bile olsa, Ebu Garip gibi bir şey ortaya çıkıyorsa, bu artık şu ya da bu devletin sorumluluğu olmaktan çok öte bir şeydir; insanlığın insan olma sıfatını taşıma zemini ve yeteneği ile ilgili derin bir problemdir.
O yüzden Ebu Garip yıkılmasın, sonsuza kadar kalsın orada... İnsanlığın en güçlü anında iflas edebildiğinin bir işareti olarak dursun. Bilince, erdeme, hukuka, teknolojiye, nükleer silahlara ve uydulara "yön" versin...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 KOBİ'ler ve güçlü demokrasi   / 06-06-2004
 Vahşetin ilacı: Kadın eli...   / 04-06-2004
 Cennet ve cehennem arasında güvenlik   / 02-06-2004
 Türkiye nerelidir?   / 31-05-2004
 AB'nin sınavı: Irak ve Filistin   / 30-05-2004
 Yine ve yeniden sol   / 28-05-2004
 O cezaevine dokunmayın...   / 26-05-2004
 Değer siyaseti ve Irak...   / 23-05-2004
 Özgür bir gelecek ve laik değerler   / 19-05-2004
 Memlekette günlük hayat...   / 17-05-2004
ERGUN BABAHAN
Bir aktörün ölümü
Ronald Reagan Amerika'nın son...
ERDAL ŞAFAK
Asimetrik Başkan
İnsana sanki çok uzaklarda kalmış bir...
AHMET HAKAN COŞKUN
Misyonerlik neden Serbest olmalıdır?
BİR:...
MEHMET BARLAS
"Basında rekabet" sağlıklıdır, "basında kavga"...
ÖMER ÇELİK
Sol: Toplumsal proje mi, iktidar projesi mi?
Sol...
ÖMER LÜTFİ METE
Çuvalın babası NATO
Ulusalcı eğilimleri belirgin...
REFİK DURBAŞ
Batı'nın duyarsızlığı...
Yıllardır İsrail...
SAVAŞ AY
Üniversitede skandal mı rezil bir tezgah...
Karar Hagi'nin
Karar Hagi'nin
Oyun kurucu olarak düşünülen Djalminha ve Gallardo arasında tercih...
Conceiçao tamam gibi
Conceiçao tamam gibi
Sarı-kırmızılılar, Real Madrid'in Brezilyalı oyuncusuyla prensipte...
TRT 'Sabah hayrola' dedi
TRT 'Sabah hayrola' dedi
TRT anadilde yayına Boşnakça ile başladı. ‘Sabah hayrola’ anonsuyla...
Müslüman-Hıristiyan aynı cenazede buluştu
Müslüman-Hıristiyan aynı cenazede buluştu
Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra dördüncü kutsal kent olarak görülen...
Bağdat Caddesi'nde cinayet gibi kaza
Bağdat Caddesi'nde cinayet gibi kaza
Üniversiteli alkollü genç, yarıştığı otomobili geçmek isterken yol...
Çok acil olmadıkça doktora gitmiyorlar
Çok acil olmadıkça doktora gitmiyorlar
Sayıları 3 bini bulan Eminönü işportacıları beş kişilik akademisyen...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.