| |
|
|
Papa niye yeri öpüyor?..
Orezil, o iğrenç, o felaket tıkış tıkış salonda herkes birbirini dört bir yandan fortlayarak 45 dakikada ilerleyebiliyor ve kontrola varabiliyoruz.. Binlerce insana üç kontrol.. 100 adım gidiyoruz, yolumuz tekrar bir kuyrukla kesiliyor.. Bu defa pasaport.. Haydaa.. Transit yolcuyu yeniden pasaport kuyruğuna sokan kafa.. Helal olsun.. O kuyruğu da geçtikten sonra aktarma uçağına ancak nefes nefese yetişme şansımız var. Oturup bir şeyler yemek, içmek, rahatlamak, dükkânlardan birkaç alışveriş etmek ne mümkün.. Binlerce uçak yolcusu, yani cebi paralı adam İtalya'ya para bırakmaya hazır.. Ama onları gereksiz kuyruklarda süründürerek, harcamalarına vakit bırakmıyorlar.. Bu nasıl kafadır, Sinyor Berlusconi?.. Bu nasıl İtalyan kafasıdır?.. Bizim uçağın çıkış kapısına koşturduk.. Aşağıda bir yer.. Yarım basketbol sahası büyüklüğünde.. Burada tam altı çıkış kapısı var. Yani altı uçağın yolcusu bu minnacık salonda toplanacak.. Altı uçak için ayrılan salonda oturma yeri sayısı altı.. Altı.. Hepsi o.. Uçak başına bir yolcu oturarak bekleyebilir, gerisi ayakta.. Açlıktan öleceğiz.. İki ara bir dereye bir sandviç sıkıştıralım diye koştuk.. Bir büfe bulduk.. Ama yiyecek bir şey sıkıysa bul.. Gene bir rezillik.. Sandviçler "Beni yemeyin" diye haykırıyor.. Gene hepsinin içleri soğuk et dolu.. ne etidir, nasıl ettir bilinmez.. Açlık insana neler yaptırıyor.. Aldık, içini boşalttık, ekmeği tıkındık.. O oturma yeri olmayan kapının önünde yarım saat kadar bekledik.. Sonunda açıldı. Geçtik.. Gene otobüse bindik. Otobüs doldu kalkmaz.. Yarım saat otobüsün içinde.. Allahtan havalar henüz serin.. Nihayet kalktı.. Uçağa vardık, bindik.. 35 dakika da uçağın içinde beklemez miyiz?.. Kalkarken pilot lütfen anons etti. Meğer ikinci otobüsü beklemişiz.. İkinci otobüs de yer hizmetlerindeki aksamalar yüzünden geciken transit yolcularını.. Ne aksaması beyim.. Ne aksaması.. Tam bir gerzek uygulaması yüzünden her şey birbirine giriyor, Malpenza hava alanında.. Allah bir daha düşmanımı düşürmesin buraya.. Bizi Milano'ya getiren uçak İkinci Dünya Savaşı'ndan kalmaydı derken, kıymetini bilmemişiz.. Nice'e uçanı Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma bir pır pır.. El bagajlarını koyacak yer yok.. Bir görevli girerken teker teker topluyor. İleride otobüs bagajı gibi bir yer var uçağın altında.. Oraya koyuyor. İnerken gene uçağın önüne diziyorlar alıp yürüyorsunuz.. Bin tane dua ederekten Nice havaalanına indik sonunda.. Uçak indi, biz inemiyoruz.. Yarım saat uçağın içinde bekledik.. Neden?.. Fransızlar İtalyanlar'ı adam yerine koyup otobüs göndermiyorlar da ondan.. Böyle bir rezalet dünyanın neresinde görülmüş söyler misiniz?.. Sonunda Nice, en sonunda İstanbul Havalanı'na indik.. Ayni şeyleri durmadan tekrar etmemek için, gidiş dönüşü birleştirerek özetledim size.. Ayrı ayrı anlatmaya kalksam, okudukça fenalık geçirir, hastanelik olurdunuz.. Gene de İtalyanlar'a teşekkür ederim.. O çok eleştirdiğimiz ülkemizin nasıl bir cennet olduğunu bu yolla anlattıkları, o içine girmeye can attığımız Avrupa Birliği'ne uygarlık dersi verecek kadar ileri olduğumuzu gösterdikleri için.. Gelsinler Türk Hava Yolları'ndan uçak, Yeşilköy'den meydan işletmeciliğini öğrensinler.. Buna şiddetle ihtiyaçları var.. Haaa.. Bu arada Papa'nın indiği her havaalanında niye yeri öptüğünü de sonunda anladım. Hazreti İtalyanlar uçuruyor ya!..
|