| |
|
|
Sabır, mabır ne iş?
Kendimi ayakta alkışlıyorum, en nihayetinde duruma aymış bulunuyorum. Ya- şanacaklardan kaçış yok, "Şimdi, burada, hemen" dedikçe bir halt yakalama şansım yok. Ama nasıl da isteriz bazı şeyleri. Küçükken bir oyuncağı, daha sonra bir aşkı (hele esmerse), ne bileyim işi , gücü, belki bir arabayı, belki bir kalbi, haberi... Sürekli bir şey isteriz. Olmadı mı (ki çoğu zaman avucumuzu yalarız) gözlerimizi devirip melankoli yapar ya da ona buna çamur atarız. "Ah o kadın beni çekemedi" ya da "Başıma ne geldiyse iyi niyetimden", "Bu devirde namuslu olmayacaksın".. gibi avunmalar, paşa gönlümüzü rahatlatmalar üretiriz. Şimdi dürüst olmak gerekirse çoğumuz sabırsızız. "Bekle" denildi mi içimiz kararır, gerilip en yakın camdan atlamak isteriz. Allah için o süreci çok sıkı değerlendirir, her türlü kâbus senaryosunu yazarız. Beklemek, sabretmek falan nedir? Un var, şeker var e ne duruyorsun? Helva yapsana karde- şim!. Sabreden derviş, sabretmekten gebermiş, çatlamış duymadınız mı? Tatsız bir durum karşısında büyüklerimiz "Aa her işte bir hayır vardır çocuğum" deyip yüreciklerimize su serpmekte ağız birliği yapmışlardır. Oysa biz gençlerin yarasına tuz basmaktan farksızdır "Ne hayrı yaaa, ayan beyan taklaya geldik işteee". Hevesle başladığınız bir iş son anda bozulur, eli kulağında gelecek haber gelmez, aramalıydı ama telefon çalmaz. Bırakın aksın! Tepişmenin, didişmenin, bin bir türlü cinlik denemenin getirisi yok, götürüsü çok. Düşündüm de beni gıcık eden şu "sabretme" sözcüğü. Duydukça acele edesim, "imdattt" diye bağırasım var. Siz onun öyle asil asil durduğuna kanmayın sabretmek de beklenti içeriyor. En iyisi; yapabileceğini yapıp, akışına bırakmakmış meğer. Peşinden koştuğunuz sümüklü, gerçekten kalbinizin prensi mi?.. Eminseniz mesele yok.. Ama ne kadar eminsiniz?.. Zengin edecek işi mi kovalamalı. Yoksa sevdiğiniz işi mi?. Kitabını yazan abiler "Mutluluğun yolunun 'Sevdiği iş'ten geçtiğini anlatırlar ya.. Çok istediğiniz her ne zırıltıysa, o.. Öte yanda gerçekten ihtiyaç duyduğunuz bir şey.. Hangisini alacaksınız?.. Anne, babanız değil.. Siz alacaksınız ama.. Yaaa... Üstüne üstlük hiçbir şey de göründüğü gibi değilmiş.
|