kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

"Dipsiz medya"nın kara sularında...

Dipsiz Kuyu, içinden bir zamanlar "Dipsiz Medya" diye kitap da çıkardığı üzere, medya meselelerine en çok dalan sütunlardan biriydi.
Belki yoruldu, sıkıldı.
Eh bir de herkes özgürlükçü, etikçi olunca.
Medya sızıları baki kaldı, ama medya yazıları azaldı.
Lakin, bugün üç mesele.

***

Vakit gazetesi, "müstear" imzalı bir yazıdaki "onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" ifadesi üzerine, 312 generalin açtığı davada, davacı sayısından ötürü, 900 milyar liralık tazminata mahkum oldu.
Bazen bu sütundan alıntı yapsalar da, Vakit ile görüşlerim, meslek anlayışım pek çakışmaz. (Misal, geçenlerde birisi Eurovision yazmıştı, aman Allah! Ben diyeyim felaket, sen de "ırkçı"!)
Ama, eleştiri hakkını savunurum, hakaretin de yaptırımı olmasını kabul ederim.
Fakat suç ve ceza ile davalı-davacı kimliklerinde adaletin terazisi olmalı.
Gazetenin "Sadece 2 general söz konusuydu" demesi kafi bulunmamış olabilir. Yine de, bu meblağlar, "hakaret cezası"nın ötesinde, bazı yayınlar için ölüm cezasıdır.
"Hakaret" ile "eleştiri"yi karıştıran gazeteciler olduğu gibi, hukukçular, mahkemeler de olabilir ve bu emsal, "basın ve eleştiri özgürlüğü" üstünde kılıç, altında sehpa gibi sallanabilir.
"Emsal" olmaması bile ciddi sorundur; başkalarının benzer "müştekilikleri"nde aynı ölçüde ceza verilmemesi de adaleti sarsar.
Olayın vahim uzantısı ise şuydu: "Basın özgürlüğü"nü temel dert edinen, "gazetelerin yaşatılması için" mücadele eden, "ağır tazminat cezalarının basın özgürlüğünü vurduğunu" durmadan belirten "Dünya Gazeteler Birliği" WAN, İstanbul'da toplanıyor.
Ev sahipleri, WAN'ın yönetim birimlerinde de bulunan Aydın Doğan ile Ertuğrul Özkök.
Ancak, yönettikleri Hürriyet, o dava için, "Generallerin tazminat zaferi" gibi, "haberi veren" değil, "yüksek tazminata sevinen" bir başlık atabildi.
İşte bu, "WAN ilkeleri"ne kökünden aykırı!

***

Gerçek Hayat'tan Hakan Albayrak da, daha önce bir gazetede yazdığı yazıyla hapse girdi.
Bir iddiayı araştırmadan "Atatürk'ün cenaze namazının kılınmadığını" yazmış, sonra da "yanlış olduğunu öğrendiğini" belirterek özeleştiri yapmıştı.
Ama ilk yazı, "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden.." diyen kanunla suçlu bulundu ve Albayrak birkaç gün önce içeri girdi.
Önce, bu kanunun da "tek parti"den kalmadığını, "Bayar-Menderes- Demokrat Parti yapımı" olduğunu bilelim!
Sonra da, bir devrin özel şartlarında çıkmış kanunun bugün ne kadar "adil" olduğunu, sübjektif olarak nerelere çekilebileceğini, hakaret ile eleştiri sınırının nasıl çizileceğini, yanlışını düzeltene cezayı tartışalım. O arada, "geçmiş olsun" diyeyim.
Üçüncü mesele, biraz duygusal. Milliyet'in "Öğretmenevine göbeği açık olan alınmadı, içeriden çarşaflı çıktı" haberiyle "müthiş" tartışma yaşandı. Çarşaflının kadın olduğu, ama içeriden çıkmadığı, bahçeden transit geçtiği anlaşıldı.
İnsanların canına mal olan nice habere layık görülmeyen bir "doğruluk" seferberliğiydi!
Düzmece diye suçlayanlar yanılmıştı, "içeriden çıktı" diyen gazete de yanlış yapmıştı. Olabilir. Hepimiz yanlış yaptık.
En vahimi, başında genel yayın yönetmeni, onca müdürü ve 1999'da şahsi ısrarımla ihdas edilmiş "ombudsman"ı mevcut eski gazetemin haberini "teftiş" için, sahibinin, öteki büyük gazetesinin başındaki Özkök'ten müfettiş tayini istemesiydi.
Hürriyet müfettişi, bir zamanlar "Hürriyet'i satın alan gazete" olan Milliyet'in haberini denetlemişti!
Duygusalım ya, en çok, Milliyet'i yöneten ve hazırlayanların bunu nasıl hazmedebildiğini merak ettim!
Bir de, Hürriyet'in yanlışlarını Milliyet'in mi teftiş edeceğini.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Siz bugün Meclis'te olsaydınız...   / 25-05-2004
 Çocuğu kurtarmak   / 24-05-2004
 Türkiye'nin vicdanı, hükümeti ve kurmayları   / 23-05-2004
 Perdeli gözlerle ne kadar eminiz her şeyden!   / 21-05-2004
 Ölçüsünce pirinç, kararınca yağ!   / 20-05-2004
 Belki de asıl tarihi karar budur!   / 19-05-2004
 15 milyar dolarlık meraksızlık   / 18-05-2004
 Bağımsız ama bitkin!   / 17-05-2004
 C-4'teki parmak izlerinin meçhul tarihi   / 16-05-2004
 Ülkenin bütün imajcıları birleşiniz!   / 14-05-2004
MEHMET TEZKAN
İstanbul nasıl bir kent?
Meğer ne çok mağdur varmış..
EMRE AKÖZ
Ünlü başka, marka başka
Marka kelimesini son zamanlarda...
UMUR TALU
"Dipsiz medya"nın kara sularında...
Dipsiz Kuyu, içinden...
ABD bir yıl daha Irak'ta
ABD Başkanı George W. Bush, ardı ardına patlayan "Irak skandalları"...
Git-gel Selanik 9 saat
Komşu Yunanistan’la yakınlaşma, ticari ilişkilere yansımaya başladı:...
Reklam değil iş yapacağız
Reklam değil iş yapacağız
Sabah'ı ziyaret eden Keçeci, "Sessiz çoğunluğun sesiyiz. Seçimi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.