İnönü'yü dinlemek
Uzun lig maratonunda her takımın yolunu çizdiği noktalar var. Hem Beşiktaş, hem de Fenerbahçe bu uzun yolculukta bazen yollarını şaşırdılar, bazen de hedefe şaşmadan uzandılar. Ama bu hafta öyle bir yere geldiler ki, ya yeni bir yol bulacaklar, ya da yeni bir yol yapacaklar. Artık afların, telafilerin olmadığı haftalardayız. Bu nedenle İnönü Stadı, tarihinde çok yaşadığı keyifli gerilimlerin birisini daha bağrına basacak. Eski stat gülenleri de, ağlayanları da koltuklarına oturtacak, onlara futbolun güzelliklerini anlatacak. "Buradan çok takımlar geçti" diyecek. "Kimisi şampiyon oldu, kimisi küme düştü. Ama bu yeşil sahada her zaman futbol vardı. O takımlar bugün nerelerde bilemem. Ben ve sen hep burada kaldık. Birlikte güldük, üzüldük. Bunlar yarın da değişmeyecek." İstanbul kulüplerinin hepsi İnönü Stadı'nı yaşamış, dinlenmiş ve onunla kucaklaşmıştır. Bu statta tarih olmuşlardır. Bu nedenle hem Beşiktaş, hem de Fenerbahçe öncelikle geçmişleriyle burada bulaşacak, daha ne olduklarını bilemeyen futbolcuları hangi formayı neden giydiklerini anlayacaklar. Şampiyon olmak için iyi takım, iyi futbolcular olmak yetmez. Aynı zaman "büyük takım" da olmak gerekir. Böylesine bir heyecanı 30 hafta taşıdıktan sonra, bir yenilgiyle, çocuklarınıza anlatacağınız kötü bir anı olmaktan çıkarmak istiyorsanız, böyle maçları da kazanacaksınız. Beşiktaşlılar Pazar günü takımlarından bunu isteyecekler. Onun için her şeyi yapacaklar. Tribünler kollarını sahaya uzatacak, futbolcuları itip, tutacak. Fenerbahçeliler, gönüllerini koyacaklar. O gençlerin on binlerin baskısından altından kalkıp, kalkamayacağını görecekler. Taktik, teknik, hakemler veya demeçler 90 dakikalığına rafa kalkacak. Bugün ne konuşursak, hangi ahkamı kesersek bu maçta yanılacağız. Çünkü hatalı bir geri pasını, ayağı kayacak bir oyuncuyu, ters verilecek bir faulü bilemeyeceğiz. Tek tesellimiz, İnönü'nün tarihine bu maçın gerçek bir mücadele olarak geçeceğine inanmamız. Saf olmadan, futbol sevgisiyle, galibiyet hırsına sarılmadan terlerini akıtanların emeklerine saygı duyarak. Eğer bunu başaracaksak, İnönü Stadı'yla birlikte yaşamaya devam ederiz. Yoksa yaşamışız, ne fark eder? Öcal Ağabeyim'e not: Benim gazetem ve arkadaşlarım kendilerine edilecek hakarete cevap verme yetisine sahiplerdir. Stop. Hepsinin kalemi ve dili vardır. Stop. Spor Yazarları Derneği ağlama duvarı değildir. Stop. Mesleğine sahip çıkanların, önce derneklerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Stop. Oradaki herkes onurludur. Stop. İstifam emrindedir. Stop.
|