Belki de asıl tarihi karar budur!
Bilinçli, üstünde anlaşılmış, uzlaşılmış bir yöneliş ise, önemli bir yol ayrımı. Çok daha fazla ilgiyi, ülkeye ve dünyaya daha ciddi anlatımını hak eder. Türkiye'nin kapıdaki "15 milyar dolarlık savunma ihalesini iptal" ve bu ihalelerin unsurları olan tank, helikopter, insansız uçakların neredeyse üçte bir maliyetine "yerli sanayi"ye yönlendirilmesi kararı ile... Türkiye ve Yunanistan savunma bakanlarının, karşılıklı olarak silahlanma harcamalarının kısılacağına dair beyanları, gündemdeki birçok konudan daha önemli. Ama adeta kaynayıp gidiyor. Kim bilir, belki de ben yanılıyorum!
*** Yanılmam için, bana, açık ve örtülü silahlanma- savunma harcamalarının, bu ülkenin kıt kaynakları içinde zaten önemsiz olduğunu... 15 milyon kadar çocuğun, gencin eğitim- öğretimine ayrılabilen... Milyonlarca yoksulun ve yoksul yörenin sağlık, barınma, mesleki beceri kazanabilmesine tahsis edilebilen... Milyonlarca emeklinin yahut çalışanın güvenceleri için bir kenara konulabilen kaynakların yeterli bulunduğunu anlatmanız lazım. Muhtemel savaşlara hazırlık ile "terörle mücadele" yahut "düşük yoğunluklu savaş", hatta "bir bakıma iç savaş" denilen ve bu ülkenin canını, ruhunu da karartan bir döneme 150-200 milyar dolar arasında bir kaynağın gömülmediğini söylemeniz lazım.
*** Elbette, safiyane bir "barış, dostluk, kardeşlik" sarhoşluğuyla, hele hele bu bölgede, savunma harcamaları ve silahlanmadan romantik biçimde vazgeçme ihtimalinin gerçek dışılığını kabul ederim. Ama, o ihale, bu ihale derken, etkinlik ve verimlilikten uzak, neredeyse israf ve komisyon
komisyon kapısı olmuş ve geri teknoloji mezarlığı inşa etmiş bir harcama türünün, akılcı, insani ve (varsa) vicdani bir süzgece sokulması, bu bölgede bile "aptallık" değildir. Hükümet ve Genelkurmay, bu yeni bir dönem ve yeni bir "bakış açısı" ise, daha ayrıntılı ve daha anlaşılır biçimde toplumla da paylaşmalı... Bu dönemecin felsefesini, tabii oluşturulmuşsa, dünyaya da beyan edebilmeli. O şekilde ve o miktarlarda arcanmasından, silaha ve yabancı silah firmalarına yatırılmasından vazgeçilen milyarlarca doların, bu ülkenin hangi yaralarına merhem, hangi deliklerine yama, hangi acılarına ilaç olabileceğini açıklamalı... Ve her şeyden çok, belki bu kararla tarihe geçmeliler!
*** Rutin, hamasi 23 Nisan, 19 Mayıs nutuklarındansa, ben şahsen... Bu ülkenin çocuklarına, gençlerine, "İşte sizlere ayrılabilecek kaynakları çoğaltabilmek için tarihi bir karar" denebilmesini... Huzursuz, karışık, kaotik bir bölgede, Türkiye'nin ona buna, bu kararıyla "model" olabilmesini, hatta meydan okuyabilmesini tercih ederim. Türkiye'yi, bir yandan sırtını sıvazlarken, bir yandan da sözde barışçı, özgürlükçü "Büyük Ortadoğu" gibi projelerle, daha fazla askeri harcamaya ve bölge jandarmalığına ittirmek isteyenlere de bir meydan okuma. İnsani, hayati, vicdani bir meydan okuma. "Dünyanın ve bölgenin gerçekleri" denilenlere ve boyun eğip içinde sürüklenmenizi dileyenlere karşı... "Asıl hayat ve asıl gerçekler" adına bir meydan okuma. Daha az silahlanma harcamasıyla zafiyet, zayıflık yaratılacağına inananlara karşı, o kaynakların başka alanlara yöneltilmesi ve insan niteliğinin geliştirilmesiyle asıl kalıcı gücün oluşturulacağına dair meydan okuma.
*** Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, bu yöneliş ciddiyse, ardında böyle bir felsefe varsa, bunu ciddiyetle ve içtenlikle beyan etmeli. Hep hayırla anılmak üzere!
|