|
|
|
|
|
Bir özür gerekiyor
|
|
İstanbul Film Festivali'nde çok üzücü bir şey oldu. Yılmaz Erdoğan, boşboğazlık yaparak "Bu jüri bana ödül vermez, oysa benim filmim en çok hasılat yapan filmdi" gibi laflar etti.
*** Yılmaz Erdoğan'ın büyük ayıbı
Son yılların en doyurucu festivali olan 23. İstanbul Sinema Şenliği güzel anılarla sona erdi. En çok, aramızda olan Ken Russell, Bahram Bayzai, Christopher Doyle, Hugh Hudson, Cafer Panahi gibi ünlü sanatçılar ama ayrıca 200 filmden bir bölümünün bıraktığı benzersiz lezzet hatırlanacak. Ve artık geleneksel olduğu gibi, bu filmlerden birkaçı da sinemalara gelecek. Bunların arasında Altın Lale'yi alan Tsai MinLiang imzalı Çin filmi "Elveda Sinema" ya da Firesci ödülünü alan Fransız filmi "Kaçak" olacak mı, henüz belli değil. Eczacıbaşı Türk filmleri yarışmasında ise sürpriz yaşandı ve filmlerini Kütahya'daki köyünde yapan Ahmet Uluçay'ın video kamerayla çektiği "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" birinci oldu. Yeşim Ustaoğlu ve Reha Erdem'in merakla beklenen ve ayrıca çok da iyi olan filmlerini geride bırakarak...
Bu ilginç kişiyi, yani Ahmet Uluçay'ı yarın sizlere tanıtmaya çalışacağım. Ama bence çok üzücü bir şey oldu. Hepimizin sevdiği Yılmaz Erdoğan, büyük bir boşboğazlık yaparak, daha sonuçlar belli olmadan "Bu jüri bana ödül vermez, oysa benim filmim en çok hasılat yapan filmdi, üstelik ben artık uluslarası yarışmalara girmeliyim" gibi laflar etti. Bu denli sevilen bir sanatçıya bu megalomanlık gösterisi yakışıyor mu? Bu konuda Mansur Forutan'ın yazdığı yazıya ben ne ekleyeyim? Belki şunu: Erdoğan'a bu durumda bir özür dilemek düşüyor.
Kendisi gibi kırsal kesim kökenli olan, binbir hastalığa karşı direnerek yıllardır köşesinde filmlerini üreten ve sonunda böylesi bir başarıya ulaşan Ahmet Uluçay'dan önyargıları nedeniyle özür dilemek... Böyle bir özür mutlaka gerekiyor ve eğer özür dilemek olgunluğunu gösterirse, bu Erdoğan'a olsa olsa puan getirecektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|