  |
|
Ne mutlu bana ki kanser hastası oldum
Sibel Kalaycı, 12 yıllık gazeteci. Yıllarca sağlık haberi yaptı, erken teşhisin önemini anlattı. Ama 2.5 yıl önce yakalandığı kansere kendi ihmali de eklenince, hastalık göğsünü ve karaciğerini sardı. Yaşadıklarını "Kansere Gülümsemek" adlı kitabında anlatıyor.
Ne mutlu bana ki, kanser hastası oldum. Artık yaşamımın bir anlamı var. Yaşamımın geri kalan süresinin her anını doya doya yaşamam gerektiğini anladım. Bu, hastalığımın bana bir hediyesi. Tanrı'nın bize verdiği sürenin aslında sonsuza kadar olmadığını, geçen her anının çok değerli olduğunu biliyorum..."
Bu satırlar 12 yıllık gazeteci Sibel Kalaycı'ya ait. Sibel şimdiye kadar pek çok sağlık haberi yaptı ve çoğu kez erken teşhisin yaşam kurtardığını anlattı. Ama 2.5 yıl önce yakalandığı kanser önce göğsünü, şimdi de karaciğerini sardı. Hastalığıyla barışan ve ölüm korkusunu yenen Sibel, hastalığı ortaya çıktıktan sonra bir de evlilik yaptı. Sibel son olarak yazdığı kitapta, bir kanser hastasının ölüm korkusunu nasıl yenebileceğini anlatıyor.
BAŞARININ ÖYKÜSÜ "Kansere Gülümsemek" adını verdiği kitabında bu hastalığa karşı savaşta bir başarı öyküsü yazmak istediğini anlatan Sibel, kanser hastalarının hastalığı ilk öğrendikleri anda çaresizliğe kapıldıklarını ve depresyona girdiklerini söylüyor. Hastaların daha sonraki süreçte ise, yavaş yavaş kansere alıştıklarını ve kabullendiklerini vurgulayan Sibel, hastalığı süresince yaşadığı sıkıntıları ve verdiği mücadeleyi anlattığı kitabında, kendisiyle aynı kaderi paylaşanlara pozitif duygular aktarmak istediğini vurguluyor. Erken teşhisle atlatabileceği hastalığa, ihmali nedeniyle yenildiğinin altını çizen Sibel, kitapla potansiyel hastaları erken teşhis konusunda uyarmayı hedeflediğini de belirtiyor. Sibel'in kitabı bir kanser hastasının güncesi olması dışında, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, bir hastanın başına neler gelebileceğini de anlatıyor. Trabzon'un bir köyünden olan Sibel, kansere yakalanmasını son günlerde yeniden gündeme gelen Çernobil Faciası'na bağlıyor ve şimdiye kadar ailesinden, kendisiyle birlikte altı kişinin kansere yakalandığını anlatıyor. Sibel göğsündeki kitleyi ilk fark ettiğinde ne düşündüğünü, şimdi tam olarak hatırlamıyor. Ancak aradan aylar geçip, kitle hızla büyüyünce, arkadaşlarının ısrarlarına karşın, bir doktora gitmek yerine internetin karşısına geçerek, belirtilere göre araştırma yapmış. Sonra da kanser olduğuna, üstelik hastalığın üçüncü aşamasına geldiğine karar vermiş. Kanser olduğuna inanan ama bunu doktora gidip resmi ağızdan doğrulatmaktan korkan Sibel, kendi deyimiyle başını deve kuşu gibi kuma gömmüş. Ancak kitlenin hızla büyümesi ve doktor olan kardeşinin ısrarı üzerine Sibel, muayene için randevuyu, daha önce defalarca haber için gittiği Kanser Derneği'nden almış.
Nejdet ÇOKAN
|