"Outlet Kralı" olarak bilinen Jean-Pierre Bansard, Türkiye'yi Avrupa'da potansiyeli olan tek pazar olarak tanımladı. Bansard, gazozla başladığı yatırımlarına İstanbul'da alışveriş merkezleriyle devam edecek.
***
Avrupa'nın geleceği Türkiye'de
'Outlet Kralı' olarak bilinen Jean-Pierre Bansard yatırımlarını Türkiye'ye yönlendirme kararı aldı. En sevdiği gazozu İstanbul'da bulamayan Bansard, Orangina'nın Türkiye haklarını satın aldı.
Genç adam 19 yaşındayken, Cezayir savaşının son hızla sürdüğü dönemlerde, aşık olur ve o dönem aşık olduğu kadınla beraber olmasının tek yolu evlenmektir. Bir yıl sonra karısı hamile kalır. 20 yaşındaki genç Jean-Pierre, Fransa'ya gitmeye karar verir. Karısına "Beni biraz bekle işleri düzeltir düzeltmez seni yanıma alacağım" der. Marsilya'ya gittiği zaman cebinde sadece 20 doları bulanan Jean-Pierre Bansard şimdi Avrupa'nın en büyüklerinden. Taşıma şirketlerinin yanı sıra o Amerika'dan Avrupa'ya "Outlet"leri getiren adam olarak tanınıyor. Sadece Paris'te 12 outlet'in sahibi. Peki ama Türkiye'de ne mi yapıyor? Hikaye ilginç. Bansard karısıyla sık sık geldiği İstanbul'da bir gün Orangina marka portakallı gazozu içmek istemiş ama bu markanın Türkiye'de olmadığını fark etmiş. Hemen Fransa'ya dönmüş ve firmanın Türkiye hakkını satın almış, burada bir şirket kurmuş. Yani uzun lafın kısası artık hem kendi Orangina içecek, hem de bu tadı Türklerle tanıştıracak. Jean-Pierre Bansard'ı sırf kendi gazoz keyfi için uluslararası bir firmanın haklarını almaya iten öykü aslında tam bir başarı öyküsü. Kendi deyimiyle hiçbir okuldan diploması olmayan, hayata beş kuruşsuz başlayan bir zenginin öyküsü.
BENİ İŞİMDEN ETTİLER * Cebinizde 20 dolarla Marsilya'ya geldiniz. Sonra nasıl oluştu tüm bu servet? Babam gümrük memuruydu. Bana da gümrükte bir iş buldu. Ama 4 ay sonda işimden kovuldum.
* Niye? Çok çalıştığım için. Şaka yapmıyorum. O zaman işe sabah dokuzda başlanırdı akşam beşe kadar çalışılırdı. Ben sabah yedide giderdim akşam ona kadar çalışırdım. Çalışma arkadaşlarım arasında Bu çocuk bizi işimizden edecek" diye söylenti çıkmış. Böylece onlar beni işimden ettiler.
* Sonra? Sonra başka bir gümrük bürosuna girdim. Orada 2 yıl kendi istediğim gibi çalıştıktan sonra, Paris'te kendi taşıma büromu kurmaya karar verdim. O sıralar karımı da yanıma aldırmıştım ve ilk oğlum doğmuştu. Karımla küçücük bir büroda gece gündüz çalışmaya başladık. Abartmıyorum günde 15 saat çalışıyorduk. Cumartesi-pazar bile işteydik.
* Kaç yılında oluyor bu? Biz taşıma şirketini 1963 yılında kurduk. 1970 yılında yanımızda 400 kişi çalışıyordu. Ve o zamanki net karımız yılda 5 milyon dolara çıkmıştı.
* Nasıl yaptınız bunu? Ben hayatta üç tane faktöre inanırım. Birincisi yaptığın işi iyi bilmek, ikinci çok ama çok çalışmak üçüncüsü ise şans. Şans faktörü olmadan hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini düşünüyorum. Şans benden yanaydı. Doğru bağlantılarla iyi işler yaptım.
MEDYAYA GİRDİM, BATTIM * Peki madem yaptığımız işi iyi bilmemizgerekiyor başka sektörlere atılmak bir risk değil mi? Örneğin siz asıl "Outlet'ler Kralı olarak anılıyorsunuz ama işiniz taşımacılık. Bir işi iyi bilmiyorsan ya o işi çok iyi öğreneceksin ya da çok iyi bilenlerle çalışacaksın. Bir işadamı 5-6 yılda işini tamamen değiştirmese de bence sektörlerde bir açılım yapmalı. Hayatta mutlaka bir heyecan lazım. Benim heyecanım da outletler oldu. Ama daha sonra bir dönem medyaya girdim ve hayatımın en büyük hatasını yaptım. Çok büyük paralar kaybettim ve 1 yıl sonra medyadan çekildim. O dönemi hatırlamak bile istemem.
* Siz outlet mağazaları ilk defa Avrupa'ya getiren isimsiniz. Büyük bir ulaşım ağına sahipsiniz. Peki nereden aklınıza geldi Orangina'yı Türkiye'ye getirmek? Biz karımla birer Türkiye aşığıyız. Hayatımda en çok sevdiğim şey denizdir. Sık sık Türkiye'ye geliyoruz ve her seferinde Çırağan Sarayı'nda kalıyoruz. Gezilerimizden birinde Fransa'da çok ünlü olan, hatta dünyanın hemen yerinde özellikle İsrail'de çok satılan Orangina'dan içmek istedik. Çırağan'ın görevlileri "Bizde Orangina yok" dediler. Sonra bir araştırdım aslında Türkiye'de yokmuş. Ben de biraz kendi keyfim biraz da Türkiye'ye mutlaka yatırım yapılması gerekir diye düşündüğüm için Orangina'nın Türkiye haklarını satın aldım.
OUTLET AÇACAĞIM * Türkiye'ye niye mutlaka yatırım yapılması gerekir? Çünkü gelecek Türkiye'de; bu çok açık. Burası hala birçok alanda müthiş bakir bir ülke. Ayrıca insanları güzel, sunduğu olanaklar geniş. Avrupa'yı Asya'ya bağlıyor her açıdan.
* Başka hangi alanda yatırımlar düşünüyorsunuz? Çok yatırım düşünüyorum. Ama öncelikle outlet açmak istiyordum. Bana "Araziyi satın alman gerekir" dediler. Bir hesap yaptım eğer satın alırsam çok zor. İşte bu yüzden başka bir çıkış yolu arıyorum. Türkiye bir değil belki birkaç outlet daha açılması gereken bir ülke, özellikle İstanbul.
TAM BİR DENİZ AŞIĞI JEAN-PIERRE Bansard tam bir deniz tutkunu. Bu tutkusu belki de tek hobisi. "Cezayir'de çok küçükken hani tabir-i caizse yürümeden önce yüzmeyi öğrenmişim. Resmen balık gibi yüzerdim. İstanbul'a da bu yüzden bayılıyorum. Hayatta bir tane keyfim var, o da tekne. Bir Deauville'de, bir de Saint Tropez'de iki tane teknem var, onlarla zaman geçirmeyi çok seviyorum. İstanbul'a geldiğim zaman mutlaka birden fazla kez boğaz turuna çıkarım. Böyle bir boğaza sahip olduğunuz için çok şanslısınız. Müthiş bir tarih, müthiş bir deniz, müthiş bir atmosfer, hayran kalmamak mümkün değil." (Bu arada ufak bir detayı hatırlatmadan geçemeyeceğim, Jean-Pierre Bansard ile bu röportajı bütün soğuğa rağmen yine bir boğaz turunda gerçekleştirdik.)