Bunak diyaloglar
- Aaahhh ah... Hatırlar mısınız Tacettin Bey? - Neyi Nezaket Hanım? - Bak hatırlamadınız işte Abdullah Efendi! - Yahu, söylemedin ki, hatırlayayım Letafet Hanım. - Söyleyeyim o halde Hayri Bey. Burası seninle gramafondan göbekçizade Tarkan Beyefendinin "Oynamayınız şıkıdım şıkıdım..." isimli eserini ilk dinlediğimiz yer. - Yahu o şarkı, Sandalcı Mustafa Bey'in değil miydi, Şükran Hanımcığım. - Ay ilahi Memduh Bey, sen artık her şeyi karıştırır oldun. - Güldürmeyin beni Hayrünisa Hanımcığım, her şeyi cam gibi hatırlıyorum. Bakınız şimdi sizi nasıl şaşırtacağım Fahriye Hanım. Burada ilk buluştuğumuzda bize hizmet eden garson, çayı soğuk getirmişti de, ben şöyle güzelce bir kızmıştım... - Hahahah... Mükremin Bey, soğuk getirdiği doğru ama o çay değildi ki, dondurma idi. - Fitnat Hanım, bir kere ilk buluşmamızda mevsim kıştı. Ne dondurması, ilahi? - Kış mı? Niyazi Bey, biz ilk buluşmamızda yıldırım aşkına tutulup, ertesi hafta yıldırım nikahı kıydıydık. Benim gelinliğim incecik kumaştandı, hiç üşümemiştim. Çünkü ağustos ayıydı. - Siz yıldırımları karıştırdınız Zeliha Hanım. Nikahımızda mevsim sonbahardı ve yağmur yağıyordu, şimşekler çakıyordu. Arap kızı camdan bakıyordu. - O camdan bakan bir kere arap kızı değildi Himmet Efendi. Camdan bakan babamdı. Sokakta sizinle evcilik oynarken bizi kontrol ediyordu. - Sokakta evcilik mi? Nasıl da atıyorsunuz Kamile Hanım. Benim çocukluğum bir kere Yemen çöllerinde geçti. - Ahahahaha... Hiç güleceğim yoktu Nedret Efendiii... Siz bir kere kumdan nefret edersiniz. Ne zaman çalıştığınız bankanın yazlık kampına gidecek olsak "Oranın plajı kumluk. Ben taşlık deniz kıyısı severim" demez miydiniz? Eminim, kantoculuğumdan emin olduğum kadar. - Sen kantodan nefret edersin bi kere Şaziment Hanım. Sana ne zaman "Gel Direklerarasına gidelim" desem, sen hep "Ben koskoca konaklarda büyümüş bir paşa kızıyım, ne işim var Şehzadebaşı'nda" derdin. - Salih Beeeeyy, benim babam paşa değildi ki, DJ di. - O zaman DJ yoktu ki, Melahatcığım. - O yüzden iş bulamadı zaten rahmetli babacığım. - Bir kere sizin babanız faytoncuydu Nagihan Hanım - Ay üstüme iyilik sağlık. Neler diyor. Siz bunamadıysanız, bana da Zeynep demesinler. - Demesinler tabii. Sizin adınız Jale. - Ahh ah neden sizin gibi bir mehterle evlendim bilmem ki Tunç Bey!! - Ben hayatımda hiç mehter olmadım Aslı Hanım. Ben horoz şekeri imalatçısıydım. - Horoz şekeri mi? Çok severim. Tanışabilir miyiz?
Tarihte Bugün
17 Nisan 1503 İlk kez bir şövalye, az daha yanlışlıklabir çağı kapatıpyeni bir çağ açıyordu.
|