|
|
|
|
|
|
Yayın ahlakı
Yasemin Bozkurt, eleştirilere bir program yapımcısına yakışır cevaplar vermeli
Ülkemizin en önemli problemlerinden biri maalesef her geçen gün artan bayağılık. Hep beraber günlük yaşantımızda gittiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz yerlerde bu bayağılığın birçok çeşidine şahit oluyoruz. Kitlelere ulaşan televizyon toplumun kültür seviyesinin yükselmesine yardım edeceğine, bayağılığı eleştiren, aşağılara çeken programlar yapacağına bilakis adeta körüklüyor. Hiçbirimiz düzgün yayın yapan, bize bir şeyler veren, eğitim çıtamızı yukarılara çeken programlara karşı değiliz. Yeter ki onlar bizi değil, biz onları kullanabilelim, dağarcığımıza bir şeyler katabilelim.
KALDIRIM SÜSÜ İşte bu programların biri hakkında geçen hafta yaptığım eleştiri için programın sahibesinden, yazının başından bu yana bahsettiğim üslupla cevap aldım maalesef. Program Yasemin Bozkurt'un sunduğu "Kadının Sesi"ne aitti. Vallahi kadının sesini bilmem ama Yasemin Hanım'ın sesi kulaklarımı tırmaladı doğrusu. Elinde benim yazım, kamera karşısına geçmiş, pervasızca "İsmini bilmediğim yazar" diye sesleniyor. Benim ismim göğüslerime gözünü diktiği için gözünden kaçmış olacak herhalde ama köşemde her hafta yayınlanıyor. Bu arada dekolteme dalıp görmeyenler için ismim Ayşe Brav. Efendim ben kaldırımları süslemesi gerekirken mühim bir gazetenin köşesini süslüyormuşum. Bu "kaldırım süsleme" lafına pek anlam veremedim. Çünkü benim hakkımda hiçbir şey bilmeyen hatta ismimi bile bilmediğini iddia eden bir hanımın nereye yakıştığım konusunda bilgi sahibi olması ilginç doğrusu. Ayrıca yazımda "yahu" demişim, "ben nasıl yazarmışım". Sanki ben edebi eser yazıyorum ya da yazarlar köşelerinde günlük lisan kullanamazlar. Benim "yahum" inanın sizin programınızda gördüğümüz diksiyon hatalarının yanında gerçekten edebiyat harikası gibi kalıyor. Bazı internet adresleri Yasemin Hanım'ın yaptığı gaflarla dolu. Çıplak yerine "cıblak", fotoğraf yerine mütahit defalar "fotuğraf" demesi ya da bir izleyicisine çocuğun cinsiyeti yerine "cinsi nedir" diye sorması ve daha birçoğu. Bu yazıyı yazmadan önce programa bir daha göz gezdirdim. Yine aynı yapmacıklık, yine aynı seviyesizlik vardı maalesef. Kayınvalide, gelin oldukları söylenen iki hanım televizyonda evlerinin erkeği hakkında yorumlar yapıyorlardı. Bir erkeğin annesi ve karısı nasıl oluyor da aile yaşantılarını milyonların önünde afişe ediyorlar ve biz bunu niye dinlemek zorunda kalıyoruz? Eskiden televizyondaki forumlarda kadın sorunları, evlilik sorunları ortaya konulur, konu hem taraflarca hem de uzmanlarca tartışılırdı. Ama programlara birtakım insanları çıkartıp, efendim şimdi hadi adama bağlanalım deyip, adama bağlandıktan sonra telefondaki sese "Beyefendi ne hakkınız var, niye karınızı aldatıyorsunuz söyleyin" diye yaygara yapmak hangi derde deva bilmiyorum.
YAYIN AHLAKI Ayrıca Yasemin Hanım, üslubumu, gazeteme yakışıp yakışmadığımı eleştireceğine lütfen kendi yayın ahlakını gözden geçirsin. Eskiden yaptığı "Yasemin'in Penceresi" programı vasıtasıyla konuklarının hayatını didiklemiş sonra bütün etik değerleri çiğneyip öğrendiği bilgileri izinsiz kullanarak kitap haline getirmişti. Hatta bu konuyla ilgili bazı kişilerle adliye koridorlarında buluşmak zorunda kalmıştı. Bu mu yayın ahlakı, bu mu gizlilik ilkesi? Gelin artık hep beraber bu tip programlara prim vermeyelim. Çözümleri buralarda değil, eğitimde, düzgün programlarda arayalım. Ben Yasemin Hanım'a naçizane kendisine yapılan eleştirilere bir program sahibesine yakışan seviyede cevaplar vermesini tavsiye edeceğim. Bana hakaret etmek, yaptığım eleştiriye göğsümü, kaşımı, gözümü kullanıp cevap vermek sizi ya da programınızı yükseltmez. Bilakis bu tarz cevaplar benim ne kadar haklı olduğumu ispatlar. Ayrıca ben sizin yerinizde olsam bana saldırmak yerine işime saldırıp daha seviyeli programlar yapmaya, diksiyonumu biraz düzeltmeye çalışırdım.
İlişki Cadısı Ayşe
|
|
|
|
|
|
|
|
|