kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kenan Onuk @ SABAH
 

Giselle Balesi

AKM'de sahnelenmeye başlayan Giselle balesi izleyiciyi çok etkiliyor

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, romantik bale edebiyatının en önemli yapıtlarından biri olan "Giselle" balesini sergilemeye başladı. AKM'de geçen salı akşamı, başarıyla sahneye konulan bale, Türkiye'nin bu alanda temel alt yapı sorunlarını aşarak, bale kültürünü taşıyabildiğini bir kez daha gösterdi bizlere. Orkestra, Elşad Bagirov'un şefliğinde kısıtlı kadrosuna rağmen, özellikle üflemeli çalgılarda başarılıydı. Bale sanatçıları sık sık alkışlarla kesilen danslarıyla heyecan yarattılar. Koreografiyi hazırlayan ve eseri sahneye koyan Georgy Pribylov'un baleye katkısı büyüktü. Behçet Malikler'in dekoru, Ahmet Defne'nin ışıkları çok profesyonelceydi. AKM'nin az ışıklı, hüzünlü havası bile, eserden aldığımız keyfi engelleyemedi. Giselle balesi, ilk kez 1841 yılında Paris'te sergilendi ve büyük başarı sağladı. Adolphe Adam'ın müziği ve romantik anlatımı, müzikseverleri her dönemde etkiledi. Daha ilk gösteride koreografi, müzik ve özel danslarıyla yalnızca seyirciler değil, eleştirmenler de çok etkilenmiş ve bu bale hep canlılığını sürdürmüştür. Giselle, bir köylü kızın, soylu bir erkeğe aşık olmasını ve yaşadığı hayal kırıklığıyla daha doğrusu aşk acısıyla intihar etmesinin öyküsünü anlatır. Çok sevdiği ve bağlandığı Albrecht'in, aslında bir prens olduğunu ve üstelik nişanlı olduğunu öğrenir, tesadüfen. Olay şöyle gelişir;

İKİ ETKİLEYİCİ PERDE
Bir prenses ve babasının da içinde olduğu bir avcı topluluğu Giselle'in bulunduğu yere gelirler. Giselle ve annesi, asillere kulübelerinin önünde konukseverlik gösterir, bu duruma minnettar kalan prenses, Giselle'e bir altın kolye hediye eder. Giselle, kulübesinin içindeyken Albrecht, köylü kıyafetiyle çıkagelir. Prenses, nişanlısına sarılır, durum çok şaşırtıcıdır. Genç kızı seven, aşkına karşılık bulamayan Hilarion için bir fırsat doğmuştur. Prensin maskesini düşürmek için şaşkınlık içindeki Giselle'e prensin pelerinini ve kılıcını gösterir. Gerçek ortaya çıkmıştır. Giselle boynundaki altın kolyeyi fırlatıp atar ve yaşadığı büyük şokun etkisiyle sevgilisinin kılıcını kapar ve kendini öldürür. Bu, birinci perdenin sonudur. İkinci perde, Willi'lerin Giselle'i mezarından çıkarmasıyla başlar. Beyazlara bürünmüş hayalettir, onlar. Artık o da bir Willi olmuştur. İlk perdede Giselle'in annesi, kızının prensle dans ettiğini görmüş ve kızını uyarmıştır. Genç kızlar, düğünlerinden önce dans ederlerse ölüp Willi'lere karışacaklardır. Willi'ler, bakire olarak ölen ve geceleri erkekleri kurban etmek üzere ormanda dolaşan kadınlardır. Giselle, annesini dinlememiştir.

SEVGİLİLERİN SONSUZ AYRILIĞI
Ay, gökyüzünde puslu bir havada parlamakta ve Albrecht dehşet içinde sevgilisiyle dans etmektedir. Kaderinin ne olduğunu az çok anlamıştır. Ölülerin arasına o da karışacaktır. Giselle, tek çarenin sevgilisiyle sabaha kadar dansetmek olduğunu düşünür ve şafak vaktine, Willi'lerin kaybolmasına kadar sevgilisiyle dans etmeye devam eder. Albrecht'in hayatı kurtulmuş, ötekilerle birlikte Giselle de kaybolmuştur. Sevgililer sonsuza kadar ayrılmıştır. Adolphe Adam, Giselle balesinin taslağını 8 günde, partisyonu ise üç haftada tamamlamış. Salı gecesi, Giselle'i Ayfer Zeren, Albrecht'i Arkın Zirek ve Hilarion'u Alkış Peker oynadı. Tüm sanatçılar etkileyici bir gösteri sundular. Yalnızca el ve ayaklarını ustaca kullanmadılar, yüz ifadeleriyle de mimiklerini kullanmadaki çabalarıyla da balenin daha da etkili olmasını sağladılar. Kutlarım. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin yeni müdürü Suat Arıkan'dan bir isteğim var. Fransız balesinin en önemli yapıtlarından biri olan Delibes'in Coppelia Balesi'ni de sergilemesini öneriyorum. Opera ve bale, dar bütçelerine rağmen, harikalar yaratıyor. Haftaya Yekta Kara'nın sahneye koyduğu Verdi'nin ünlü "Il Travatore" Operası'yla ilgili izlenimlerimi anlatacağım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kamelyalı Kadın'ın öyküsü   / 10-04-2004
 Büyük konser salonlarına ihtiyacımız var   / 03-04-2004
 Goldberg Çeşitlemeleri'nin öyküsü   / 27-03-2004
 Dev bir opera daha   / 20-03-2004
 En güzel hediye   / 13-03-2004
 Cazda iki yeni albüm   / 06-03-2004
 Genç bir piyanisti dinlerken   / 28-02-2004
 Bir büyük opera daha: Il Travatore   / 21-02-2004
 Giselle Balesi   / 14-02-2004
 Fazıl Say'ın Mozart yorumu   / 07-02-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Hem yılın girişimcisi ol hem de iki çocuk...
KENAN ONUK
Klasik müzikteki durağanlık aşılabilir mi?
Can Dündar,...
Heidi, Pollyanna ve Ayşegül
Heidi, Pollyanna ve Ayşegül
Her çocuğun büyüyünce unuttuğu bir kahramanı mutlaka vardır. Günümüz...
Bırakın öyle kalsın
Bırakın öyle kalsın
Denizden yeni çıkmış hissi veren, kaküllerle bezenmiş kırpık saçlar...
Tarantino'dan seçmeler
Quentin Tarantino'nun filmlerine meraklı olanlara "Bilgi'de Sinema"...
Ajanda
İstanbul Kültür Sanat Festivali'nin düzenlediği film festivalinin...
Eski bir Ankara evi yeniden hayat buldu
Ankara'nın sosyoekonomik yapısına uygun, sıcak ve sade bir mekan olan Coconot,...
Sarayda beş yıldızlı yemek
Çırağan Oteli içindeki Tuğra Restoran'da Osmanlı mutfağının unutulmaya yüz...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.