Bugün bir şiir okuyun
Bir yarışma programında sunucu, kendisi de bir televizyon programı yapan ünü bol bir pop şarkıcısına Orhan Veli'nin adını soruyor; yardım olsun diye de ünlü bir şiirini okuyor. Ve başlıyor saymaya sunucu: "O bir, o iki, o üç..." Sunucunun aldığı cevap: "Orhan Pamuk..." Pes doğrusu... Neyse, yorumunu, "popüler kültür" üzerine ahkam yürüten "muharrir"ler yapsın, nisan ayının ilk haftası da bitti işte... "Şimdi nisan, mayıs ayları / Gevşer gönül yayları" zamanı... İlkbahar, Melih Cevdet Anday'ın "Tohum" şiirini sırtına geçirerek geldi, yaşama sevincinin kapısını araladı: "Dörtnala haberci ilkyazdan / Aşağıdan inceden beyazdan / Dumanı tüten sıcak tohum / Dolan kara toprağı dolan / Ulaş yeryüzüne ak tohum." Ve bahar, bir daha ateş ve hava, toprak ve su ile bezeyerek bedenini, bir "ak tohum" olarak ulaştı yeryüzüne. Yahya Kemal gibi "Bir uykuyu cananla berber uyuyanlar" adına olsun bugün bir şiir okuyun siz de... Nazım Hikmet gibi sevgilisinin adını tırnağıyla kol saatinin kayışına kazıyanlar adına... İlhami Bekir gibi "yumruğu, göğsü ve altın başıyla" dimdik ayakta duran insan adına... Sütuven gibi "Bir kayadan duman duman, on yedi metre atlayan, dağ kokusuyla yüklü su" adına... Şiirler okuyun bugün, çünkü şiirdir ancak dünyayı değiştirecek olan... "Bedava yaşıyoruz, bedava" diyen ve adı dahi günümüz "reklam"larında "bedava"ya giden Orhan Veli için... "Hadi beni sevmediniz, getirdiğim maviliği alsanız ellerimden" diyen ve yüzünü saklayarak gönlünün aynasıyla günümüzü, gecemizi aydınlatan Fazıl Hüsnü Dağlarca için... "Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi, kalbinizi dolduran duygular, kalbinizde kaldı" diyen Behçet Necatigil için... "Yokluğun, cehennemin öbür adıdır, üşüyorum, kapama gözlerini" diyen ve belalı başına dünyalar dar olan Ahmed Arif için... Başının üzerinde gecegündüz bir gökyüzü halesiyle dolaşan Can Yücel için... Nedim'den olsun, Karacaoğlan'dan olsun bir şiir okuyun siz de bugün... Yahya Kemal ile Tanpınar'ı yan yana koyun. Nazım Hikmet ile İlhami Bekir'i, A.Kadir ile Ahmed Arif'i yan yana koyun... Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet kol kola dursunlar, Dağlarca tek başına kalsın bu fotoğrafta... Asaf Halet Çelebi de bir başına... Behçet Necatigil, bir evin kapısında dursun; aynı mahalledeki bir okulun kapısında ise Rıfat Ilgaz... Cahit Külebi, Kop dağındaki çeşmenin önünde alsın yerini... Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya yüz yüze dursunlar. Süreya'nın yanına Ülkü Tamer'i koyun... Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Egemen Berköz, Eray Canberk, Metin Altıok, Süreyya Berfe, Güven Turan, Özkan Mert, Refik Durbaş bir arada dursunlar... Bütün bunlara Orhan Alkaya, Haydar Ergülen, Turgay Fişekçi, Erdal Alova, Ahmet Erhan, Tuğrul Tanyol, Nevzat Çelik'i de ekleyin... Bütün bu isimler size bir şey hatırlatmıyor mu? Gününüz şiirin ışığıyla aydınlansın, gecenizin karanlığına şiirin aydınlığı düşsün... İlkbahar, güne şiirle başladı: bugün, siz de güne bir şiirle başlayın... Şiiri ve şairleri umursamayanların inadına, bugün bir şiir okuyun...
|