| |
|
|
60 yaşında emekli olmak..
Hasan Subaşı, Arçelik'in bugün dünya çapında başarısının temelinde harcı olan adamdır. Turgut Özal, yerli sanayiyi koruyan yasakları birer birer kaldırıp ihracatı kolaylaştırınca, pek çokları "Battık, nasıl rekabet ederiz" ağıtları yakarken, o zaman Arçelik Genel Müdürü olan Subaşı "Benim mühendisim, benim işçim dünya ile rekabet edecek buzdolabını yapamıyorsa, bu fabrikaları kapatalım daha iyi.. Ben onlara güveniyorum. Öyle iyi yapacağız ki, biz de onlara satacağız" demişti. Dedikleri birer birer gerçekleşti. Geçen gün Ertekin'de oturduk sohbet ediyoruz.. Hasan genç, dinç.. Yaşıtız ama, çok iyi spor yaptığından benden genç ve dinç.. Yıllar önce 60 yaşında emekli etti, Koç onu.. 50 yaşında Arçelik'in başından alarak, Holding'de idari görev verdikten sonra.. Kıtadan karargaha geçmek gibi.. Koç'un prensibi bu.. "Bunca şey başarmışken, daha neler başaracak gücün varken, emekli olman, hem sana, hem Koç'a yazık değil mi" dedim.. "50 yaşımda Arçelik'ten Holding'e döndüğümde, tanıdığım en başarılı yöneticelerden (rahmetli) Fahir İlkel'in 60 yaş nedeni ile emekliye ayrılmasını erken bulmuş, yaş sınırının en az 65 olması için girişimlerde bulunmuştum" dedi.. O da benim gibi düşünüyormuş önceleri yani.. Peki sonra ne olmuş.. "Aradan geçen sürede edindiğim deneyim ve üç yıl önce emekli olduktan sonra yaşadıklarım sonunda, aktif görevden ayrılmak için 60 yaşının doğru olduğu; yaş sınırında değişiklik olacaksa yukarı değil aşağı doğru değişmesinin daha uygun olacağı görüşüne geldim. Profesyonel yaşamımızın eksikleri olan sağlık sigortası ve makul emeklilik ücreti sistemlerinin oturması halinde, çalışanların çoğunluğunun da bu görüşü paylaşacağına inanıyorum." Hasan Subaşı gibi, oturaklı, görmüş geçirmiş birinin görüşleri 180 derece döner mi?.. Dönerse nasıl döner?.. "Birincisi.. İkinci bir hayat kurma (ikinci bahar yaşama) olanağı sağlıyor. 65 veya 70'inde emekli olan birisinin ayni enerjiyi ve imkanları bulmasının zor olduğunu düşünüyorum. Ben bugün Üniversite, Dernek, Vakıf, Yönetim Kurulu, konuşmacılık gibi uğraşlarla eskisinden daha yoğunum. 70'imde emekli olsam herhalde evde oturmaktan başka birşey yapamazdım. İkincisi.. Kurumlarda gençlerin önünü açıyor. Yetenekli gençlerin daha erken üst düzey görevlere gelmelerine imkan hazırlıyor. Birçok kuruluşumuzda terfilerin performanstan çok kıdem esasına göre yapılması, yöneticilerin vefa hissiyle yaş haddine kadar organizasyonda tutulması emeklilik yolu ile budamaya daha da önem kazandırıyor. Üçüncüsü.. Emeklilerin deneyim ve birikimlerini, çalıştıkları kuruluşların dışında, daha geniş bir çevre ile (ülke çapında) paylaşmalarını mümkün kılıyor. Ben son üç yılda, Koç Topluluğu'nda edindiğim otuz beş yıllık birikimi onlarca kuruluş ile paylaşmak imkanını buldum. KoçYönder (Koç Topluluğu Emekli Yöneticiler Derneği) bu paylaşımı kurumsal olarak gerçekleştiriyor. Bilgi de, sevgi gibi, paylaştıkça büyüyor.." Hasan'ın beni ikna ettiğini söyleyemem.. Etse, bu yazının sonunda emeklilik dilekçem de yer alırdı.. Ama söyledikleri, düşünülmeye, tartışılmaya değer.. Özellikle "İkinci baharı yaşayacak yaşta emekli olmanın faziletleri" üzerinde çok düşünmek gerek.. Ben mesela, "Yıllardır emekli olursam, oturur roman yazarım" der dururum.. 70 yaşında emekli olursam, roman yazacak halim kalır mı bilmem.. 60, hatta 50 yaşında olsam, şimdi Türk edebiyatında yer etmiş olabilir miydim acaba?.. Neyse, Pazar sabahı kafayı fazla karıştırmanın alemi yok..
|